Posts

Showing posts from April 28, 2019
Gidilmeli ,gidilebilmeli. ... Yazar ve gazeteci M.C çok iyi ifade etmiş. Kovulmaya gerek yok. Gitmeyi bilmeli.  Sonuna kadar kalmak için direnenlerdenim ben. Çok bedel ödeyerek üstelik. Bir iş için, o işte başarıyı yakalamak için 30 sene verdim, emek,gözyaşı, açlık, direnç, yokluk, yalnızlık. Sonuç :Elimde Jalan kendime saygım dışında hiçbirşey.  Aile işi için de yaptım bunu. Tüm ömrümü, hayatımdan çalarak, maddi ve manevi sıkılarak tuttum elimde çok faktörü.  Sevda,ya sevda. Gurursuzca, çocukça, ayaklarımda terliklerim, ellerimde sevgim, kocaman kalbim, tutkum, arzum, tüm dostluğum, saygım ve yüreklendirmelerim,olabildiğince dişiliğim ile durdum erkeklerin yanında.  Karasevdam. Son hoyratlığı ondan görmeye devam ederek anlıyorum ki ben kendim gibi zannederek insanları, en büyük hataları yapmışım ömrüm boyunca. Ayağına taş ilişmesin diye uyardıklarım, o naifliği görmemişler bile..Ben patlatılan balonlarım elimde, içimdeki çocuk salya sümük ağlarken kalmışım tüm çaresizliğim, ş
Tutkulusun  Hiç böyle bir sebepten dolayı reddedildiğiniz oldu mu?  Benim oldu; o kocaman kalbi, pamuk gibi tertemiz bir insanı, her durumda iyide kalanı, içi çocuk olanı ,sevgimi, sevdamı görmeyen oldu.  Peki olur mu tutkusu olmayan insan. Başka bir deyişle tutkusuz olur mu insan. Yada insan mıdır tutkusuz olan...Uzar gider sorular da cevap ne olur peki.  Tutkuyla yapılan bir hobi nasıl muazzam eserler çıkarır ortaya bilinir. Tutkuyla yapılan bir iş nadıl da keyif verir ve ne kadar da başarılı olur onu yapan. Ağaca, doğaya,taşa,denize ,midye kabuğuna, müziğe, sinemaya duyulur bazen tutku. Şiire tutkuyla bağlanır aşık. Ve o aşık sevdasına tüm tutkusuyla sadıktır aynı zamanda. Bir enstrüman çalan tutkuludur arkadaşına, bestelerine, sözlerine. Yazar tutkuyla yazar oyunlarını, kitaplarını, öykülerini. Sporcu gözünü tutkuyla açar sabah yaptığı sporla kavuşacak olmanın verdiği heyecanla. Aşçı, yemeklerine tutkuyla katar kimyonu, kekiği. Bir doktor, çöpçü, avukat tutkuyla yapmazlarsa
Yorgundu. Belliydi her halinden yorgun olduğu. Bir apartmana girdi, çıktı, bir diğerine. .Aynı yöne gidiyordum uzaktan gördüğümde onu..Çıktı, başka bir apartmana, kapıdan döndü, kendi kendine yanlış girdik derken bana doğru gülümsedi. Sevimli, uzun boylu,kilolu, nazik, ak pak yüzlü bir adamdı. Ben de gülümsedim. Mesleğiniz çok keyifli, çocukken beklerdim sizlerin getireceği mektupları, yılbaşı kartlarıma verilecek cevapları, kapı her çaldığında heyecanla koşardım, Hürriyet Çocuk yada Milliyet Çocuk Dergisi mi ? ,kart mı,?,mektup mu diye. Nasıl da alırdım sevinçle postacının uzattığı zarfı, büyüdükçe aşk mektupları eklendi onlara, askere giden ilk erkek arkadaşımın mektupları, yolda görüp beğenip aşık olanların, tutkuyla bağlı olanların mektupları.Ne büyük heyecan ve ne kadar umutlu günlerdi. Kalbim yerinden çıkardı bazen, biraz ego,hafif özgüven, biraz tevazu, bazen karşılık veremememin üzüntüsü, hafif güven, çoklukla mutluluk. Okunur, bir daha okunur o mektuplar; saklanır hepsi. O kar