Posts

Showing posts from 2018
Ne çok hata yapmışım. Kendime saygım var diye, bana saygı duymayanlara da saygı duymuşum. Ne çok koşmuşum. Ne çok sevmişim. Çok iyi olmuşum. Her zaman çok iyi. Dört yıl. Kocaman dört yıl. Beni hiç sevmeyen birini sevmişim. Onunla hayaller kurmuşum. Beni istemediğini görmemişim. Beni istemiyor diye kendime güvenimi yitirmişim. Dört sene, ona zarar vermeden sevmişim, dokunamadan, bolca ağlayarak. Aşık olmuş, arzulamış, saygı duymuş, beğenmişim. Belki halâ .Ne önemi var. Annem dahil herkesi kendimden önde tutmuşum. Kendime çok saygı duymuşum şüphesiz, kıymette vermişim. Ama yeterince sevmemişim. Herkesi çok sevmişim....Saf gibi beklemişim kapalı kapıların önünde, aralarla belki diye .Arzulanmışım, hayran olunmuş.Ya sevgi Sevilmek, sayılmak istemişim. Ben çok sevmişim. İyi insan ve dost olmuşum. Günde 5 kez aramışım ihtiyacı olanları. Kimseye yüz çevirmemişim. Ne olmuş? ?!Sonu ne olmuş. Yaralar her yerimde. Kalp parça parça. Annemden, ve hiç kimseden sevgi beklentim kalmadı artık. O k
Bir kadına en iyi gelen yer neresidir? Çok farklı cevaplar geleceğine eminim. Alışveriş merkezleri, cafeler, günler, arkadaş toplantıları, işi,bebeğini göğsüne aldığı an,erkeğinin bedeninin en derinlere doğru yaptığı yolculuk zamanı,yemek yaptığı mutfağı, spor salonu, dans pisti, oyunculuk yaptığı sahne,çalışma masası, internet ortamı,park,bahçe,deniz kenarı,arabası, kuaförü,köpeğiyle koştuğu sahil, kedisiyle yattığı yatak, okulu,disco,bar, uçak, seyahat, yolculuk,şarkı söylediği koro, cami,kilise,yüzme havuzu, masaj salonu, çocuklarıyla birlikte kek yaptığı o özel an, flört, çok beğendiği elbiseyi aldığı gün, evlilik yıldönümü,doğum günü, mezun olduğu gün, aşk şiirleri yazıldığı anlar, ...... HİÇBİRİ  Bir kadına en iyi gelen yer sevdiği adamın göğsü yada omuzudur. Adamın eli kolunda yada saçında ise, o kadının huzurunu yada mutluluğunu tarif etmek imkansızdır.  Peki ya bir erkeğe en iyi gelen yer neresidir. Duyuyorum. Kadının. ..diyorsunuz. Evet zannedildiği gibi erkeğe en iyi ge
Sokağın ortasında duruyordu Arkadan ördüğü saçları dağılmıştı. Üzerimde uzun gri bir manto, boynunda füme rengi bir atkı, ayağında antrasit rengi dar bir Jean, ayağında nefti yeşil botları,yanında 3,4 çanta ve bir büyük valiz ile dimdik duruyordu. Gözü bir noktada sabitti.Yüzünde ciddi bir ifade, kimseye oynamıyordu gözleri. Üşümüştü belli ki yüzü beyaz olmuştu. Burnu kıpkırmızı. Titriyordu biraz, kaşları çatıktı, kimse dokunmasın der gibi. Farklı bir hali vardı, peki burada ne yapıyordu. Ben bir restauranta girdim, birileri ile buluştum. 3 saat sonra oradan çıktığımda ,hâlâ oradaydı. Dayanamadım, yanına gidip taksi bekler gibi yaptım. Bana hiç bakmadı, kendini kadın erkek herkesten sakınır durumdaydı demek ki..-Gelmedi mi?deyiverdim. Bana bakmadan -Anlamadım dedi. -Geçikmiş belli ki ,gelmedi mi ,bu erkekler böyle işte. Haddimi aştığımı biliyordum ama onu konuşturmanın başka bir yolunu bulamamıştım.  -Kimseyi beklemiyorum, sabahı bekliyorum, gitmek için, dedi. -Nereye? "-Bilmi
Dostum Neden Öldü Biliyorum.  İnsan neden ölür?Yalnızlıktan ölür insan, kimsesizlikten ölür.İhanetten, aşksızlıktan,borçlarından, kavuşamamaktan ölür. Açlıktan ölür bazen, susuzluktan, soğuktan ölür. Sevdadan da ölür. İşsizlikten, üretememekten, yaratamamaktan, işe yaramamaktan ölür.Yorgunluktan,işte ondan kesin ölür.Mücadele edip, aynı yerde saymaktan ,sürekli yol alıp sonuca varamamaktan.Sevgisizlikten ölümün geri dönüşü de yoktur.Ve insan en çok umudu bitince ölür. 
KORKARSAN BİRGÜN  İstemeden de olsa gidiyorum. İşim yok,gidecek bir yerimde, çok da denedim,3 ,4 kişi duydu sesimi oysa ne çok seslendim. Yardım Edin.... Güzel,seksi,çekici. Doğru karizmatik ama ötesi var işte. Barınmayı, iyi şartlarda yaşamayı, yemek yemeyi, sevilmeyi, zekâma önem verilmesini fazlasıyla hakediyorum. Gidiyorum ben.Ona  gelince  Korkarsan birgün, panik atağın başlarsa yine  kapa gözünü, internetten bu bir fotoğrafımı bak gülen gözlerime, yüzüme. Nefes al, hatırla o anda sana söyleyeceklerimi, o durumda neler söyleyeceğimi. Gülümse. Sesimi unutmuşdundur, önce ses unutulur. Bu youtubeda videomu izle, sakinleş. Hatırlar mısın, bir kart yazmıştım sana,ne olursa Nerede olursam olayım seni bırakmayacağım diye. Sen inanmadın belki buna, kimbilir. Öyle ama, çünkü sıkışmışsın hayatta, çok az dostun var yanında,seven beğenen, arzulayan çok. Ama seni senin için seven kaç kişi var?  Bunları hiç anlamayacaksın belki, yada birgün gözlerin dolacak,unutucaksın hemen,daha kolay
Bazen insanları yanlış yere koyarız Onları oradan alıvermek lazım. Çok üzülmüş bir arkadaşım, erkek. Çokça hayat mücadelesinde olan bir erkek.Öfkeli ama özünde iyi bir adam, pamuklara sarar sizi, açsanız hemen hisseder. Çok üzülmüş, neden arayıp duruyor, aradım deyince film koptu bende, çünkü sert çıkmış giden, sevmiyorum seni demiş, ben de çıkıştım üstüne, gitmiş yeter artık, anıların ve aşkın temiz kalsın bırak diye haykırdım. O kadar haykırmışım ki,konuşamıyorum iki gündür.Yeterince zorluyor hayat çoğumuzu, onu beni belki bu yazıyı okuyan sizi; üstüne birini hakettiğinden fazla sevmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Alınacak dersi koyup cebe oradan kaçarcasına uzaklaşmanın şart olduğunu düşünüyorum. Neden aramanın da anlamı yok. Çünkü bilsek ne olacak nedeni,tatmin edecek mi aldığımız cevap bizi. Belki içinde bitirmiştin o yüzden gitti dedim. Hani öyle diyorlar ya,sen gittiğin için gider o. Hangi cevabı duydu mutlu olur biliyorum, Seni seviyorum ama ayrılmak zorundayız, şartlar
Kimbilir kaçıncıya gidiyorum.  Kaç kez valiz topladınız hayatınızda. Ben ..Çok topladım. Yine o günlerden biri işte. Nereye gittiğim sır bu kez yada ben de bilmiyorum. Çocukken çok taşındık. Oyuncaklarım,dergilerim, bebeklerim, arabalarım, puzzlelar, bir sürü kutu odamda, onları özenle hazırlayan ben ortalarında, yaş 7...Sonra 3 kez daha aynı hikaye. Unutmam hiçbirşeyi, detaycıyım, hepsinin aynı anda fotoğrafını çeker beynim. Biblolar da bitince, salona diğer cam eşyaları toplamaya yardıma. Tek tek sarılır biblolar,antikalar.Kutu, kutu kitaplar baş köşede, yanlarında camlar, üzerlerine yazılır "Kırılacaklar ".Kitaplarıma ve oyuncaklarıma da yazalım derim, yazarız.En sona yataklar, birkaç giysi kalır. Toplanılır. Teyzem, anneannem anneye yardımda. Ben dokundurmam eşyalarıma. Kendim yaparım.  Hazırız. Herşeyi aldık mı?Son kez kontrol edelim. Geldiler. Araba gelir. Valizlerde hazır. Birkaç adam .İşte başladık. Gidiyoruz. Birşey unuttuk. Anılar, kıyıda köşede, banyoda, odalarda
Öpüşmek. ... Kuvvetli ve tutkulu bir öpüşmenin yerini ne alabilir ki. .Seks mi? Sanmıyorum. Önce küçük bir buse gibi başlar. Karşınızdaki partnerde tutkuluysa, biraz daha hızlanır öpüşme,erkeğin eli kadının önce saçına gider, çeker, tada saç diplerinde yer bulur eline, kadın ise erkeğin boynunu, saçını, omuzunu kulağını gezer durur. Sonra vücutları değişmeye başlar her ikisininde.Bir sonraki aşamaya geçmek ile, orada saatlerce kalmak arasında ikilem yaşarlar. Öpüştükçe, eğer tutuyorsa frekans,Öpüşmek gelir ikisininde içinden. Kadının belinde haraket başlar. Erkek uyanmıştır. Bazen o kadar beklentisiz başlanan öpüşme sonucunda, bir uzay aracını getirtecek kadar büyük bir enerji açığa çıkar. Bazen de aşkla başlanan büyük bir arzu ve özlemin sonucunda oluşan öpüşme tam bir hayal kırıklığı olur. Erkek dilini dişisinin boğazına pat diye ikinci dakikada sokar, bu hamle kadında şaşkınlık yaratır ve off  sekse giden yol.,romantizm ne oldu diye sormasına vesile olur.Ayrıca öpüşme ile karşınızd
SANATÇI Mualiftir sanatçı. Farklıdır, çağının, yılının, döneminin çok ilerisindedir. Geleceğe göre yapar projelerini, eserlerini kendini kısıtlamadan çıkarır ortaya.  Acaba kim ne düşünür, yapsam mı yapmasa mı, gibi gereksiz düşüncelerle meşgul etmez zihnini, sadece üretir, yazar,sabahlar bazen yazdığı bitmediği için  .Bir tiyatro oyunu ile ilgili 15,20 kitap okur bazen, derin araştırmalar içinde bulur kendini.  Bir resimde yaratıcılığının ve hayal gücünün bütün sınırlarını zorlar, başka dünyalara götürür insanları. Heykel,minyatür, taş boyamak,ahşap oymacılığı, Sedef kakma, cam ,afiş tasarımı,dekor, hepsi yaratıcılık gerektiren alanlardır.  Ruhunu koyar ortaya sanatçı,hepsinde  Görsel Sanatlar ve sinema biraz farklıdır, orada dil evrenseldir, müzikde de öyle.Diller farklı ,yaratılar aynı yada benzeşiktir. Üretir, gece televizyonun karşısında oturmaz, yeni eseri için uğraşır durur.  Disiplinlidir, gece yatması, spora ayırdığı zaman bunlar programlıdır. Kimseye sevimli gö
HAKEDİYORUM  Çok sevilmeyi,sevmeyi, şöhreti,aşkı,parayı, huzuru, sıcak bir evi ve huzuru, mutluluklara ve hediyelere boğulmayı, jestleri, şefkati, başarıyı, ekonomik özgürlüğü, sağlığı, saygı duyulmayı, özlenmeyi, aranmayı, ilgilenilmeyi, Mutluluğu,aşkı,aşık olduğum eşi, işi,sadakati, sevdayı, kavuşmayı, romantizmi, erotizmi, heyecanı, gülmeyi, eğlenmeyi, pamuklara sarılmayı, insanlara faydalı olmayı, seyahat etmeyi, tüm başarı, varlık,kazanç,aşk,ve hayatı  HAKEDİYORUM 
Bu gün o gün...10,11 Aralık 2014.Benim onunla tanışmam. Aşk.Karasevda. Bir kez kahve içemeden, dokunamadan, omuzuna başımı koyamadan, ölmemeye çalışarak; başka birşey yapamadan, sporla üstesinden gelmeye gayret ederek, dostlarına sürekli anlatarak, özleyerek, özlemekten çıldırma noktasına gelerek ama bunu kendine yakıştırmayıp güçlü kalarak, arayamayarak, vakti olmayan insanın başka arkadaşlarına vakit ayırdığını görerek, kilometrelerce yolu o her gittiğinde yürüyerek, ağlayarak, ağlayarak, ağlayarak, yolda,evde, yatakta ağlayarak, sürekli fotoğraflarına bakarak, hastalanarak, sonra yine özleyerek, sürekli onu düşünerek,gidip uzaktan saklanıp izleyerek, yağmurun altında 2 saat dikilerek, kilometrelerce 10 dakika görürüm belki yüzünü okşarım diye gidip seni görmezden gelmesini görerek, ona hediye alıp veremeyerek, hastalandığında yanında olmayıp acı çekerek, gülümsemesine gülümseyerek, mutluluğuna mutlu olup, başarısında gururlanarak, seni yoksaymasına rağmen gururunu unutup arayarak, s
Sen seni özlemenin nasıl bir duygu olduğunu biliyor musun?  Bilemezsin!  Yıllar önce ona aşık olduğumda, biri de bana aşık oldu. Zarar vermedi, terbiyesizlik etmedi, benim aşkımı dinledi, ses oldu, güç verdi, tiyatro konuştuğum tek insan oldu. Nefes olamadı çünkü ben kendimi, onun kendini benden esirgemesi gibi; bana aşık olandan esirgedim. Hasret mi öldü bana, affettim mi, kırgın mıydı bilmiyorum. Ama eğer benim, dokunamadan sevdiğim gibiyse, ne acı çekmiştir. Ben de bir insanın canını yaktım işte. Tek bir farkla, sana duygum yok,keşke olsa ama yok ve olmayacak, başkasına aşığım, seni dostum olarak istiyorum, çağır gelirim dedim. Öbür adama o kadar müthiş bir arzu, aşk, tutku, sevgi vardı ki içimde, kimseleri istediğim yoktu. Üstelik bu adam benim dostum olmalıydı.  Neticede sen sana dokunamamanın nasıl olduğunu bilsen. Göğsün var ya.O kadar hayati bir öneme sahip ki.Orada geçirilecek birkaç saat nasıl güç verir bana. Ya ellerin. Şaplak da isterim onlardan,şefkatte. Sesin ,en çok
Gelse...Ah bir Gelse  Ayağımda terliklerim, Çakıl modeli topladığım saçım, pijamalarım,yada eşofmanım, geceliğim, çılgınca yağan yağmura aldırmadan, bir çırpıda insem merdivenleri or gelmeyen asansörün önünde sabırsızlanıp,sütyen giyip giymediğimi kontrol etsem. Yanına indiğimde hiç konuşmadan sarılsam sadece, güvende hissetsem önce çocuk gibi, yüzüne, kıvrımlarına dokunsam, üşüdün mü desem fısıltıyla, sonra içimdeki dişi tutkuyla yapışsa dudaklarına, ellerim saçlarında,boynuna insem, üşüdüğümü farketse, arabaya binsek, o gün olanları anlatsa; o anlattıkça ben tahrik olsam, arzulasam, beklesem bitirsin anlatacaklarını, bir deniz kenarına ulaşmış olsak, ben kucağına otursam, yüzüm ona dönük olsa, duaklarına hamle yapsam, eli yüzümde olsa,parmakları ağzımda, teker teker çözsem gömleğinin düğmelerini, boynuna insem, elim fermuarına gitse, bir dans başlasa aşağılarda, bütünlük evrene yansısa  ,ruhlar gökyüzünde vals yapsa, orada kalsam, onun olsam, beynim ,ruhum, vücudumu zirveye taşısa.
Hızlı adımlarla girdi alışveriş merkezinden içeri. Kulak altında kesilmiş saçları, uzun boyu, yeşiş gözleri olan bu kadın, normal kiloda ve 50 yaşlarındaydı. Altında siyah dar pantolon, üzerinde bir bluz, ayağında spor ayakkabılar,üstünde uzun bir trençkot vardı. Sakin ve nazikti,güvenliğe gülümsedi, elindekileri koymak üzere emanet dolaplarının olduğu koridora doğru yöneldi. Her zaman bıraktığı dolaplar doluydu, O da başka bir dolaba bıraktı, ceketi ve paketleri, dolabını kilitledi, markete gitmek üzere harekete geçti. Birkaç ufak ihtiyacını aldı, onları da diğerlerinin yanına bırakmak için dolabına geri döndü. Dolapların önüne geldiğinde öylece dondu kaldı. Eşyalarını bıraktığı dolabı hatırlamayordu. Sakin kalarak birkaç dolabı denedi. Alarmlar çalmaya başladı. Vazgeçti denemekten, güvenliğin bulunduğu noktaya gitti.  "Afedersiniz, yardımcı olabilir misiniz? Eşyalarımı dolaba bıraktım. Numarasını unuttum. Açamıyorum. Telefon edildi üstlere, kamera görüntülerine bakmaya başladıl
Son limanım olur musun? İlk gördüğüm anda, bu ne şimdi demiştim. Ertesi gün unuttum itiraf ediyorum. Çünkü her gördüğümüz insanda ve duyguda kalmayız ki..Şartlar, ortam, yaşam telaşı. Ama hissettiğim bu ne şimdi idi. Aradan 4 yıl geçti o anı unutmadım. Sıcacık bir adam. KoCanan bir teşekkür ederim sarılması,başarısını tebrik etmeme karşılık; içime akan "uzun zamandır bu kadar sıcak birini görmedim" duygusu ,gerçek bir adam mı bu....Unutmam. Unutamam. İçime soba koymuşlardı sanki. Başımdan ayağıma birşey aktı, sevgi,nasıl olduğunu anlamadığım bir enerji. Sıcacık bir güven duygusu, şefkat, samimiyet, yumuşaklık, huzur, tevazu. . Ertesi gün aklıma gelmedi karşılaşmak, hayat ama, yine çıktı karşıma. Bana mı öyle geldi bilmiyorum, o da beni gördü uzaktan, kendine güvenli, cool, yanında genç bir hanım,ayak üstü birkaç kelime konuşuldu, espri anlayışı hoş,yüreklendirici meslek konusunda, kocaman mavi gözler, muzur, fırlama, dedemin mavi gözleri vardı, çocukken aşıktım ona,yanında
Sevmek... Beğendiğin için sevmezsin, sevdiğin için beğenirsin. Yok..Aşktan gözün görmüyor değildir. Aslında gerçek aşk ve sevgide beğenmediklerinle beraber alırsın hayatına. Görürsün kocaman göğüsleri, küçücük erkeklik timsali olan penisi, kocaman kafası, büyük bir ağzı, çirkin bir vajinası, büyük bir burnu, yamuk ayakları, üst üste binmiş dişleri vardır ve senin umurunda bile değildir.  Hemen onları unutur, derhal güzel ve olumlu taraflarına çevirirsin bakışlarını. Sevginin dozu arttıkça bu hoşlanmadığın yada yeterince iyi olmayan tarafları bile sevimli görünür gözüne. Bazen şanslısındır, dünyanın en güzel gülüşü onunkidir. En güzel sesi, en güzel gözleri, en güzel kolu, eli,ayağı. .. Yok diyorsunuz görüyorum evlerinizde, kafelerde, avmlerde sizi.Sana öyle geliyor aşıksın çünkü diyorsunuz. Biliyorum Belki bazılarında ama gerçek payı olanlarda yok değil hani :)Dünyanın en güzel gülüşü onunki dediğim gibi.Bana gülmüyor o başka tabii. Gözlerinin çevresi bana kırışmıyor yani. Konuy
Kırmayarak, üzmeyerek, küfretmeyerek, saldırmayarak, öldürmeyerek, zulmetmeyerek,  Bazen kırılarak, darılarak,bunalarak, daralarak ,dibe vurarak, yukarı çıkarak, ağlayarak, gülerek,bölünerek, çoğalarak, yaralanarak, kanayarak, nefes alarak, boğularak, giderek, dönerek, kalarak, gidemeyerek, sevilerek, istenerek, istenmeyerek,özleyerek, koklayarak, kavuşarak, hasret kalarak, öpüşerek, sarılarak, sevişerek, sarılamayarak, dokunamayarak, göremeyerek, konuşamayarak, dertleşemeyerek, bütünleşerek,uyuyarak, oturarak, yürüyerek, koşarak, çalışarak, durarak, yazarak, çizerek, oynayarak, yöneterek, gezerek, tozarak, hastalanarak, iyileşerek, alarak, vererek, aşarak, takılarak, dağıtarak, toplayarak, kirleterek, temizleyerek, okşayarak, dokunarak, istemeden kırarak, fazlasıyla keyif alarak, sürpriz yaparak, şaşırarak, şaşırmayarak,elele tutuşarak, keşfederek, yaratarak, üreterek, sarıp sarmalayarak, zorlaştırmayarak, kolaylaştırarak, aşık olarak, saygı duyularak, hatır sorarak, severek,sevgide
KOMPLEKSLER Benim kompleksimin olması kimsenin sorunu değildir. Ne demek bu?Yani benim kendimde aşamadığım, altından kalkamadığım sorunlarım varsa, kendimle henüz barışmamışsam bunun sorumlusu, karşımdaki insanlar değildir demektir. Karşımdaki insanlar, eşim,dostum, işverenim, arkadaşım, çocuğum, sevgilim,marketteki genç kız, vapur iskelesindeki görevli, sinemada yer gösteren genç adam,çöp toplayıcı olmazsa olmazlar, yardımcım ,bebek bakıcım, metrodaki güvenlik, okuldaki hademe, kantin sorumlusu, kahveci, evde karım, asistanım. ...Yaza yaza bitmez. Hiçbiri sorumlu değildir kompleksl erimden, komplekslerinden.  Diyelim ki sinemada konuşmaya başladınız. Biri sizi uyardı. Uyaran görevli yada seyirci olabilir. Öfkelendiniz birden ve kızıp başladınız hakarete. Sen kim oluyorsun da beni uyarıyorsun? Ben nasıl davranacağımı senden mi öğreneceğim? Ben konuşmadım ki!.....Benzeri bir dolu cümle sarfettiniz. Sizi uyaran pişman oldu sustu, yada ısrar etti. Sonunda kapının önünde buldunuz kendi
Çalışma masasında oyun yazıyordu.40 yaşlarında,ince yapılı bir kadındı. Düz kahverengi saçları omuzlarındaydı. Oyunu bitirmek istiyor, ancak iyi olması için yavaş yazıyordu. Üstünde bir etek ve bluz vardı. Omuzuna ufak bir şal atmıştı. Sıcağı çok sevmezdi ve çalışırken daha serin olmasını tercih ediyordu.  Bir tıkırtı duydu çalışma odasının kapısının önünde, başını kaldırdığında kocaman bir gülümseme ile sevimli bir yüz gördü. Ve hemen yanında onun için son liman olan adamı.. Gelebilir miyiz dedi adam ,elinden tuttuğu küçü kızı gözleriyle işaret ederek. "Özür dilerim. Oyalamadım. Biliyorum, çalışırken bölünmekten hoşlanmıyorsun ama.."Sustu ve gülümsedi. Kollarını açtı kadın, ufaklık bir çırpıda tırmandı kucağına. 3 yaşında, uzun kumral saçları olan, ayıcıklı pijamalı mavi gözlü kız çocuğu sürekli gülümsüyordu. Adam elindeki kırmızı peluş battaniyeyi onlara sararak, mutfağa gitti.  ' -Ne yapıyorsun anne, ben seni çok özledim  -Oyun yazıyorum -Oyun nedir,  -Se
Güçlüsün sen .Güçlüsün, Güçlüsün, kabul et Güçlüsün, güçlüsün, aa yapma İçinde fırtınalar koparken, haykırmak isterken"Yardım edin"güçlüsün sen. Yaşadınız mı bunu? Altından kalkamıyorum de bakayım ne oluyor! Hiç istemediniz ki iyi olmak, zaten hepimiz yalnızız, kendinizi sevin önce. .... Bir tır dolusu cümle,kelime, metin,paragraf gelir duvar gibi durur önünde. Güçlüsün sen.Halledersin.  Avaz avaz bağırmak, kırmak, dökmek haykırmak istersin :"DEĞİLİMMM.SADECE öyle görünmeye gayret ediyorum. Çünkü seçeneğim olmadı 1 yaşımdan beri.Anladınız mı,anlatabiliyor muyum? Kötüyüm, kırgınım, yorgunum  ,Üzgünüm.İstediğim adam beni becermedi. Ben onu hem sevip hem teslim alamadım. İşim yok işim, bütün gün kafayı üşütmemek için mücadele etmek; yapayalnız kalmak. Çocuğum yok,oysa ne çok severim çocukları. Ne oldu? Düştü mü yüzler? Bunaldım. Her zaman hedef ve hayal koymak ve kurmaktan ve onlara ulaşamamaktan yoruldum. Tiyatro konuşabildiğim nadir insanlardan biri gitti. Yok ben Gü
Hoşçakal Sevdiğim  Ben gidiyorum sevdiğim, bilinmeyen bir dünyayadır yolculuğum. Korkmuyorum, sadece tedirginim biraz. Çok yalnızım sevdiğim, tek başımayım. Hep derim ya "Umut biterse işte o gün biteriZ."Benim umudum bitti.Sakın kimse zayıflık olarak değ.erlendirmesin bunu. Güçlü ve kararlı olmak bu.Çok sıkıldım. Bu yaşa kadar her zaman umudum oldu. Şu anda yok artık. 7 yaşımda karar verdim sanatçı olmaya. Piyano, dans,bale, oyunculuk. Hepsini aynı anda istiyordum. Olmadı. Göndermediler .Sonra da ben kazanamadım sınavı. Çok büyük hayaller yarattım zihnimde, çok büyüktü küçücük dünyam. Olmayınca, umut da bitince. Yok depresyon falan değil. Bilerek, isteyerek. Saygı duyun kararıma, üzülmüş gibi yapmayın, ve gelmesin o gün kimse. . Sen ayacıklarını üşütme, devaM et çapkınlıklara, mesleğine devam et.Çok da yorulma, kıyamam.  Ben bilmiyorum seninle tiyatro izlemek keyifli olur muydu? Sevişmek? Bilmiyorum. Saçına dokunmak. ?Bilmiyorum. Göğsün huzurlu muydu? Bilmiyorum  Sen h
Kalabalıktı. Her yaş ve cinsiyetten insan vardı. Kadınlar, gençler, yaşlılar, ünlüler, zenginler, fakirler.Genelde böyle yerler sosyalleşmek için çok uygundur.Sohbet eder insanlar, uzun süredir görüşemeyenler. Kimse konuşmuyordu, çok üzgündü herkes,ağlıyorlardı. Bazıları donup kalmıştı. Öylece dikiliyorlardı. Büyük bir alandı burası. Ferah bir yerdi. İleride, çok yakın dostlarını gördü. İkisi de donup kalmışlardı. Konuşamıyorlardı. Annesi, yıkılmış, küçülmüştü. Yanında, tanıdığı ve çok sevdiği annesinin arkadaşları vardı. 2 senedir kendisini hiç bırakmayan adamı gördü. Her durumda telefonun ucundaki adamı. Dostunu, adeta kendini yargılamayan ikinci insan. Bankadaki danışmanları  belediye çalışanları, sahildeki tanıdıkları. .Kim yoktu ki..25 Sene, her an yanında olan adamda oradaydı. Sevgi idi bağları, dostluktu. Çok üzgündü, annesinin yanındaydı O da.Herkes konuşuyordu, ufak harflerle. "Nasıl olur?","Çok iyi insandı " Aşık olduğu adamı aradı gözleri. 4 yıl karasevd
Çağımızın Sorunları  Kişilik Bozuklukları  Saplantılar  Obsesyon  Takıntılar Vicdansızlık  Ön yargılar  Hoyratlık  Nezaketsizlik  İlerişimsizlik  Haksızlık  Saygısızlık Yalancılık Sadizm  Sevgisizlik  Kötülük  Bölünme  Farkındasızlık  Gözardı etme Görmezden gelme Savunma Mekanizmaları ile yaşama  Sapkınlık  Öfke Kontrolü problemi  Hipersecualıty artışı  Zerafet ve nahifliğin bitişi. ..
Bu ne soğuk. Bu ne Ayaz  Nefes alınamayacak kadar soğuk olur ya hani.Yürüyemezsin, kolunu kaldıramazsın. Ağzından çıkan kelimeler havada donar ve ulaşmaz gidecekleri yere. Sanki derinden içeriye giren moleküllerine doğru ilerleyen virüs gibidir soğuk. Kirpiklerin yapışır, ayakların, ellerin uyuşur. Baktığını göremez gözün, o da almıştır nasibini soğuktan. 100 bardak sıcak içer de ısınamazsın. Diz battaniyesi, sırt battaniyesi  kâfi gelmez ve yapışırsın tüm Isıtıcıların önüne. Birazcık ısınabilmek için. Yatarsın, girersin yorganın altına ısınayım bir parça diye. Çaban boşa gider, soğukta seninle girer oraya .Uyuyamazsın. Sonra savaşta, tek paltoyla ülke kurtaran o adam gelir aklına, yaş akar tek damla, havada donar düşemeden yastığa. Uyanırsın gece tuvalete kalkacak kadar cesaret bulursun kendinde, bir koşu ulaşırsın varacağın o yuvarlak yada elips yere, aynı hızla geri dönersin kanapene yada yatağına, girersin yine yorganın altına, burnun bir santim açıkta, beklersin uykuyu yada saba
Saçımı Yıkasana Benim İçeriye giren adama baktı, yüzünde bir gülümsemeyle "Hoşgelinmiş, saçımı yıkasana benim. "deyiverdi. Adam yüzü mosmor, yumruğunu sıktı. Vücudu gerildi "Anlamadım.Daha yeni geldim. ""Görüyorum"dedi kadın.Önce ceketini çıkarmana izin veririm, gömleğinin kollarını katlamana da"Bunları söylerken hala gülümsüyordu. Elinde kitabı bir berjere oturmuştu. Üstünde bir pantolon, göğüs dekoltesi olan bir gömlek ve spor ayakkabıları vardı. Bir masa hazırlamış ve sonra onu toplamıştı. Mumları kaldırmamıştı. Adam ,elindeki çantasını bıraktı, diğer berjere oturdu. Ceketini çıkardı. Kanapeye bıraktı. Geç kalmıştı. İşinden geç çıkmış, arkadaşlarıyla bir bara gitmiş, biraz flörtleşmiş, bir iki kez öpüşmüş, rahatlamış, gelmişti. Tüm bunlardan dolayı,gergindi.Ve içeriye girdiğinde karşılaştığı nahiflik ve gülümseme onu allak bullak etmiş, ne yapacağını şaşırmış ,kızmıştı. Tepki beklemediği şekilde meydana gelmişti.  Gülümseyerek devam etti kadın&q
SUSMAK.. Bir kadın susuyorsa, dönmüşse içine, bıçak açmıyorsa ağzını...Kırık döküktür. Sana,size,birlikteliğinize dair bir umudu kalmamış, yüreği parça parça olmuştur. Öyle çok yanıyordur ki canı, öyle çok kanıyordur ki yaraları, susuyordur; konuşarak daha da derinleştirmemek için onları. Bir harf dahi çıkamaz küçücük ağzından, haykırmak isterken bir harf bile işitilemez sessizliğinde.  Aslında çok kırgınım, seni çok sevdim,hala seviyorum, özlüyorum, arzuluyorum, beni sevmedin mi..gibi cümlelerden bir yada birkaç tanesini söylemeyi çok istiyordur da,takati yoktur ki.Defalarca konuşmuş, anlatmış, bazı durumlarda kapı yüzüne öyle bir çarpılmıştır ki ağzı burnu kan içinde kalmış, yüzü gözü tanınmayacak hale gelmiş; bu durumdan kendini onarıp, sarıp sarmalayarak çıkmayı defalarca başarmış; ama bu başarı başarı gibi gelmemiş, yorgunluğunu almamıştır.  Susar kadın.Yeni yaralar açmamak için,kalbindeki yara konuşmasına engel olduğu için,cümleler bittiği, harfler kaçtığı, kelimeler seyahate
Aşk Kavuşunca Büyür. . Kim demiş ki aşk kavuşunca biter, kavuşulamadığı için aşk diye. Eksik demiş diyen.Öyle olsun istersen olur da..Ya istemezsen.Aşk büyür, içine sevgiyi de alır. Kartopu gibi devam eder yoluna. Yani aşk kavuşunca bitmez, büyür. İnSan bazen yarattığı sevdasına aşıkmış ya.Doğrudur. Ben bilmem onları beni bilirim ben.  Nasıl mI? Şöyle... Ben 4 sene karasevda oldu ya .Dokunamadan sevdim hani .Aramda görünmeyen şu bağa sığındım. Yaratıya değildi aşkım, ilk gün ilk aylarda açık veren adama idi aşkım Sevgi ile beslerim aşkımı. İçindeki çocuğu görürüm. Anlatmak, sığınmak, koşulsuzca sevilmek, okşanmak, dinlenmek, anlaşılmak ister. Açarım kollarımı. İhtiyacı olanı vermek için.Açarım kollarımı güvende hissetsin diye.Anlatsın, sığınsın. İsterim yatırayım dizime. Ellerim buklelerde, nefes alış verişini dinlemek isterim. Uyuyakalır, koltuğun kenarındaki battaniyeyi alır örterim üstüne. Sıkılırım, çişim gelir ama kıpırdamam uyanmasın diye. Bir elim saçında, diğeri kalemimde
Bir Gün Olsa... Bugün bir mucize olsa.Metroya itişip kakışmadan binsek. Çünkü ben gelemem ki sizinle ineceğini durağa kadar. Mecbur ineceğim.  Bir mucize olsa bugün. Nahif olsak.Hassas, düşünceli, ince fikirli, nazik, centilmen.  Yiyecek, içecek fotoğrafları paylaşmanın görgüsüzlük olduğunu öğrensek ve farketsek ki canı çekip alamayan nicesi var belki yanı başımızda. Sarılsak, önümüze gelene; iyileştirici olduğunu öğrenmenin verdiği keyifle  Bir kap su, bir kap yemek koysak; varlıkları ve görevleri bizim vicdanımızı sınamak olan,sevgi tohumları serpiştiren yüreğimize kediler, köpekler, kuşlar, etrafımızdaki tüm canlılar için.  Sokak müzisyenlerini görse gözlerimiz. Aynı gözler, gözbebeklerimize bakan bir selpak yada çiçek satan çocuktan kaçırmasa kendisini.  Otobüste bizden daha büyük insanların varlığını algılayıp, onların yaşlarına geldiğimizde bize de başlarını çevirecek insanlar olduğunda hissedeceğimiz duyguyu hissettiklerini farketsek, o büyüklerin.  O hiç aramad
Saçlarım elleri, tenim dokunuşları özledi. .. 12 senedir yalnız uyumak. .12 sene dile kolay gelir söylemesi. Yaşaması peki.Yattığımda bir el hissetmek istiyorum, saçlarım dokunuşlar. Vücudumda Öpücükler. Birazdan bir saç onun elerinde.Dokunulmak istiyorum, sevilmek, korunmak  kollanmak, kıymet görmek  Hakediyorum. Ama birini Kadınlığım tüm gizemi ile tanıştırmayı hiç düşünmüyorum. RuHUM eş seçimini daha iyi yapıyor da ...Orası da muamma
Gitme.... "Gitme "dedi adam,arkasını dönüp giden kadını omuzundan tutarak." Gitme sensiz bu dünyada yaşamak istemiyorum. "1.90 boylarında büyük siyah gözleri  olan iri yapılı bir adamdı. Üstünde yeşil bir gömlek, antrasit rengi bir Jean vardı. Sokağın ortasında yakalamıştı kadını iş çıkışında. Kadın duruyordu öylece.Daha önce çokça konuşmuş olmanın verdiği huzur içinde susuyordu sadece."Sensiz "dedi adam" nefes alamıyorum, yemek yiyemiyorum. İşime zor konsantre oluyorum. Sen benim yaşamdan keyif almamı sağlıyorsun. Sen geldiğinden beri ben yalnız hissetmiyorum artık kendimi. Korkmuyorum. Bir duruma üzüldüğümde biliyorum sen sakinleştirirsin beni.Paniklediğimde sakinleştirirsin. Sen konuşurken büyüleniyorum ben adeta. Şiir gibisin. Gülsem benimle gülersin. Mutluluğum mutlu eder seni, gülüşüme gülersin. Sen ışığımsın benim. 0Günışığım....Biliyorum ben çok hayal kırıklığı yaşattım sana.Gitme..Elimde değil.Bir anda karışıyor Zihnim.  Kadın bu konuşmal
Dünyanın en güzel gülüşüne sahipsin sen.Sen kendini hiç gördün mü gülerken?  Ağaçlar çiçek açar, kuşlar coşkuyla uçarlar sen gülerken  Yunuslar kıyıya gelir, kediler her türlü oyunu yaparlar  Çiçekler en güzel kokularını salarlar dünyaya  Martılar en coşkulu naralarını atarlar  Köpekler döndürerek sallarlar kuyruklarını  Güneş daha bir parlak doğar sen güldüğünde Ay 590 volt gibi aydınlatır dünyayı  Hastalar artık hasta olmazlar, görürlerse gülüşünü.  Arılar en güzel ballarını yaparlar  Soğuk olmaz dünya sen güldüğünde  5 yaşım 15 yaşımla el ele tutuşur  Bir papatya tarlasının ortasına atar kendini,  Gülüşünden aldığı hazla  Caddeler genişler, insanlar sakinleşir  Üşümüş herkes ısınır senin gülüşünle  Aşk daha bir aşk olur  Sevda daha bir Sevda Dünyanın en güzel gülüşüne sahipsin sen Sen kendini gördün mü hiç gülerken
Görevim nedir benim?İyi olmak..Hepsi bu Sevgisizlik sarmış çevreyi. Dehşet içinde izliyorum. Atatürk için piç diye haykıranlar var, Unutarak var oluş sebeplerinin Atatürk oluşunu. Peki sen onun arkasından giden bir milletin torunları değil misin? Diye sormak istiyorum. Yada sen müslüman değil misin, ee senin dininde yok bu ayrımcılık; ki bir inanışım olmadığı halde ben ayrımcı değilim. Ya sen...Sen ne ara kötü oldun bu kadar arkadaşım. Kimler kattı içine bu kadar kötülüğü .Nasıl da donmuş vicdanın. Ne derece utanmazsın.Ar,namus sadece bacak arasındaki uzvunda mı olur sanırsın?  Sevgi sadece sevgi.İyi yada kötü insan olmak hepsi bu. Öfke bazen açlıktan, bazen bastırılmış duygulardan, bazen uykusuzluktan meydana gelebilir. Bolca spor, Yoga, meditasyon önerilir, arada sevişmek salık verilir. Aman uyku ve beslenmek ihmal edilmesin diye eklenir.  Kompleksler, aşağılık duygusu, yetersizlik hissi öfkeye neden olur. Bunun önemli bir kısmı kendisine duyduğu öfkedir insanın ki işte bu öfkel