Posts

Showing posts from 2020
Sevişmememiz mi doğal? Bazen gün sonunda bir gerginlik hissedersiniz. Spor yapmak,uyumak, kahve içmek yada çalışmak gibi tercihleriniz olur ama gerginlik bitmez. Düşünürsünüz sebep yok. Bazen öfkeyle karşılık verirsiniz küçücük bir soruya. Hayat şartları yada başka sorunlar duymanızı güçleştirir iç sesinizi. Orada bas bas bağıran biri vardır oysaki :Acıktım; Yeni yemek yedim, tokum ,bu saatte ne açlığı demek nafile. Susmak bilmez ve germeye devam eder sizi. Evliler daha kolay farkederler belki onlarda çocuklar, maddi sıkıntılar,iş güç gibi nedenlerle pas geçerler. Gerilim devam ediyordur tüm şiddetiyle. SEVİŞMEK VE SEKS Evey spor ilk sırada olsa da ikinci sırayı alan bu ikili, doyurulmamış bir canavar gibi bekliyordur orada. Mastürbasyon kötü mü diye soran gençler ve insanlarla; bunu yapmayı bilmeyen kadınlarla; yapmaya üşenen gençlerle ne kadar gergin bir toplum olduğumuzu siz düşünün. Temel dürtüler pek çok davranışın sebebi. Gece doyurulmamış bu en güzel arzu; en güzel his
Bir arabanın içindeyim. Yol alıyoruz yavaşça. Yanımda ne işim var bunun yanında demediğim biri. Aşkı konuşuyorum ve diyorum ki sevmedi beni. Bir yerde duruyoruz. Deniz coşmuş, dalgalar vuruyor ve sıçrıyorlar yükseğe her vuruşta. 10 erkek çocuğu bomboş kumsalda top oynuyorlarlar; sert esen rüzgara aldırmadan. Ve çıkıyor biri topa doğru kaleden ve işte gollll. Neden çıktın o kaleden diyorum, yanımdaki en nazik gülüyor, dinlesene koçu diyor çocuğa. Uzaktalar bizden ve duymuyorlar bizi.  Oradan ayrılmadan yatıyorum omuzuna sadece an var diyorum. Yorgunum ve o liman şimdilik bana. Yola devam ediyoruz ve işte orada bir yol daha. Fotoğraf çeken de başarılı, sadece gülümsüyorum. Çocuklar gibi koşuyoruz biz iki büyük çocuk.Kahlahalarım çılgınca dökülüyor ağzımdan  Ve yol yine  Yine  Yine  O eksilmiyor  ben artmıyorum.  Sadece bütün bir parça oluyoruz.  Tilkiler var yollarda, yalnız. Düşünüyorum kendi yolumu  Ve yürüyorum yine  Varmalıyım ben'e Ben ki ....Eğer bendey
Kahve sever misiniz? 😊 Çaycı mısınız yoksa? Her ikisi birden?  Öyle çay ve kahve. .Olmazsa olmazlarımız. Bayılırız.  Bazen kek koyarız yanına, bazen kuruyemiş; bazen kurabiye, elma yada börek. Bazen sütlü içeriz bazen sütsüz. Bazılarımız her ikisini birden sever bazılarımız sadece birini .Bir bardakla yetinen olduğu gibi, günde 6 ,7 bardak içenlerde vardır.  Tutkudur kahveyle çay. Karıştırıp içenlerde vardır belki.  Sabah gözünü açıp içenlerden, yatarken içenlere; uykusu kaçsın diye içenlerden uykusu ayılsın diye içenlere geniş bir alandır bu iki içecek.  Mis gibi kokar ev sabahları kahve pişmişse. Türk Kahvesi başka kokar, filtre başka. Çay ya o çay. Demlendikçe bir başka olur adeta.  En büyük keyiflerden biridir onlara eşlik eden gazete, özellikle sabah. Akşamları kitap alır gazetenin yerini, gün içindeyse işimiz ne ise o.... Bazen arkadaş ve sırdaşta olur. Bu ikisi öyle iyi sır saklarlar ki kimse tutamaz onların yerini.  Ama yan etkileri de vardır. Çarpıntı yaparlar bazen.

BİR ZAMANLAR

Aşk vardı bir zamanlar Sevdalar vardı Küf kokan evler  Sokakta misket oynayan çocuklar  Naftalin kokan sandıklar  Bez bebekleri başucuna koyan bebekler vardı Sevgiler vardı Bir konakta yaşayan kalabalık aileler  Bir tencereden yerken aile olan yabancılar vardı Radyo tiyatroları  Pikaplar  Plaklar vardı Mektuplar yazan aşıklar  Bayramda kart atan çocuklar vardı Pazenler yemeniler  Şilebezleri Şalvarlar  Patikler vardı Mendiller vardı bayramda verilen Hulahoplar Frizbiler  Kasetler  Somyalar, yün yorganlar  Bilyeler, boncuk bebekler  Işıldaklı oyuncaklar  Mikey'li pantolonlar  Vatkalı ceketler ,elbiseler vardı Muppet Show, Dr Kimble ,Dallas,Sarı Gül vardı Siyah beyazdı filmler  John Wayne, Audrey Hepburn, Clark Gable, Marilyn Monroe,JAMES Stewart, Gene Kelly, Deborah Kerr, Jerry Lewis vardı  Daha kimler neler vardı biliyorum  Yoktu; Vicdansızlık, bencillik, kötülük, sadizim, cinayet yoktu. Yoktu!! Hayattın kendisi vardı.
DENİZ KESTANESİNE ÖZÜR DİLERİM DENİZ KESTANESİ Koca denizde yer kalmamış gibi gelip üstüme bastın dediğini duyar gibiyim. Seni öldürüp yiyorlarmış. Ben vejeteryanım ama, sana zarar vermeyi hiç istemedim. Sadece çok seviyorum denizi ve yüzmeyi hepsi bu. Orada olduğunu bilmiyordum ki.  Kusura bakma ama dikenlerin çok sert, bazı insanların tavır ve sözleri gibi. Ateş yaptı, üşüme. Çok da ızdırabım var. Ayağıma hiç basamıyorum o kadar yani. Senin de canın yandı mı peki üstüne bastığımda. Hani birine bir cümle söylersin, o sana söyler. Bazen tokat atarlar birbirlerine. Ne korkunç. Kasıtlı bilerek. Oysa biz seninle birbirimizi hiç acıtmak istemedik ki. Yine bazı insanlar gibi. Birbirlerine dokunmaya kıyamayan insanlar gibi. Ben senin sınırına girdim, bilemedim. Sende dikenini bana ödünç verdin. Canını bilemeden yaktıysam Özür dilerim Deniz Kestanesi Hayatımızdaki tüm deniz kestanelerine itafen 
BİR DİKENLE YAŞAMAK Keşfetmek hayatımın temel noktası. Bir yere seyahat ettiğimde uzanıp otelde yatmam; dağ tepe bayır koşturur dururum. Yeni denizler, müzeler, tepeler, insanlar, aşklar, tiyatrolar keşif alanımın içinde yer alır. Bu büyük haz verir bana.  Yine böyle bir deniz keşfi sırasında iki öğretim oldu. Yanında yola çıktığın insan seni denizin ortasında bırakabilir. İkincisi ise bir dikenle hatta on dikenle yaşamak gerçekten çok meşakkatli.  Bir  denizi bir arkadaşla keşfediyorduk .Bana ilgisi olduğunu belli eden bir arkadaştı. Bir anda ayağımda çok şiddetli bir acı hissettim. Kan içinde kaldı diye düşünüyordum ama kan yoktu. Görünüşte hiçbirşey yoktu ama ayağım ağırdı.Yüzemedim.Bu halde yanımdaki beni bırakıp yola koyulmuştu. Ben de muazzam sporcu gücümle yolu tamamladım.  ;) İlerleyen günlerde ayağımda 10 yada fazla diken olduğunu farkettim. Bir canlının üstüne basmış ve onun koruma kalkanı olan dikenlerini almıştım.  Şu anda hâlâ ayağımda olan bu dikenler ateş ve il
Ben Seni Sevdim  Ben seni denizde yüzer gibi sevdim  Bir kediye "Merhaba "der gibi  Bir serçe yavrusunu elimde tutar gibi  Çiçeğe su verir gibi Ağacın gövdesine sarılır gibi  Küçük bir çocuğa dokunurken kıyamadığım gibi  Köpek yavrularını korur gibi  Susamışken bir yudum suya, suyun kıymetini anlar gibi  Martıların attığı.çığlıklar gibi  Bir çocuğun koşmayı sevdiği gibi  Elma gibi sevdim seni .. Bir modacının kumaşlarını sevdiği gibi  Gece sessizliği sever gibi Güneşe gülümser gibi sevdim  Uyku gibi bazen  Bazen yıldızlar gibi Nefes gibi her an Renkler gibi,renkliler gibi Çakıl taşları gibi sevdim Elim ayağım gibi  Koşmak gibi ,dans gibi, susmak yada konuşmak gibi  Ben seni sevdim  Bir kaktüsün dikenini sever gibi  Deniz kestanesine basar gibi Üzerime gelen sürat teknesi gibi  Bir bebeğin başını okşar gibi  Ben seni her türden sevdim Ben seni çok sevdim
Paçavra ve Dingo Siz bir paçavra değilsiniz. Hayatınızda dingonun ahırı değil. Yol geçen hanı hiç değil. Dingo kimmiş diye google a bakıverelim ve işin özüne dönelim. Tevazu yada sevgi insanların size paçavra gibi davranmalarına sebep olabilir. Sizi suçlamıyor, yargılamıyor sadece uyarıyorum. Paçavra kumaş artığıdır .Kumaş topuyla işi biten terzi yada tekstilci onları çöpe atılsın diye koyuverir kapıya. Hoş onlar o hallerinde bile bir işe yarayabilirler; bir arada kullanılırlarsa. Konu bu değil ama. İnsanların sizi bir paçavra misali atıvermeleri ;buna izin vermeniz. Özel ve değerli olmalısınız, zor bulunan bir kumaş gibi. Kimse sizi fırlatıp atmamalı.Dokunmaya kıyamamalı, kapının önüne koyamamalı. Çok kıymet verdiğinizde kendinize; bu yansıyacak çevreye ve dokunmaya korkacak insanlar size. En pahalı elbiselerini sizinle dikecek, en pahalı restaurant lara sizinle gidecekler. En güzel ayakkabılar giyilecek sizinle ve en iyi çantalar alınacak ellere.En güzel saçlar yapılıp, en özel ko
UMUT BİTERSE İŞTE O GÜN BİTERİZ Bu yaklaşık beş sene önce söylediğim bir cümle. Yazıldığı gibi okunuyor belki  Belki de farklı okunuşları var. Bugün öldüğünü öğrendiğim arkadaşım nasıl okudu acaba? Markette satılmıyor umut. Bir pazar yerinde küfeye koyamazsınız umudu. Yeraltında yok yada gökyüzünde. Lokantada yok. Çay bahçesinde mevcut değil. Sosyal medyada da  yok. Nerede peki bu umut.  Umut hayatın içinde de değil. Umut sizin en derinlerinizde. Sizin aşık oluşunuzda. Sevdada, çiçekte, denizde, çayda, gölde,nehirde, sevişmekde, sporda, yıldızda, ayda, kirazda ,çilekde, elmada, koşmakda, dans etmekte, renklerde, renklilikte, bazen çikolatada, sevgide, seksde,midye kabuklarında, taşlarda,yosunlarda...Herşeyde umut.  Umut bütün bunlardan aldığınız keyifte. Geleceğe baktığınız gözlerde, bir oyuncağa gülümseyerek bakışta bazen umut . Umut biter mi? Biter işte o zaman hayat da biter. Değişime, olumlu sonuçların geleceğine olumsuz bakış umutsuzluğa neden olur. Hastaysanız iyileşeceğin
Çok büyük olmayan bir bahçenin önünde geçerken takıldı gözüme zıpzıp tabir edilen oyuncak, içinde 9 yaşlarında iki erkek çocuğu.Gözlerim diğer oyuncakları aradı.Gecikmedim bulmakta. Küçük bisiklet ki bu daha ufak çocukların olduğunu gösterir; bir hamak bebek battaniyesi üstünde ;kovalar;kürkler...Küçük arabalar. Çocuk kahkahaları. Eliza geldi aklıma Eliza küçük bir kızdı .Bir büyüğü vardı Menny.Küçükle daha çok vakit geçirdim. Ve ayrılık geldi. Çünkü onlar gitti. Sevgi? O bitmedi Küçük kız benimle trenleri keşfetti. Hayaller kurduk birlikte seyahat hayalleri. Gemilere uçaklara bindik. Hiç niyeti yoktu benden ayrılmaya. Ama yetişkinler kıskanırlar bazen kendi çocuklarını bir başkasından. Hiç unutmayacağım küçük başı kucağımdayken pantolonum yada eteğimle oynamasını. Attığı kahkahaları. Taklitlerini. "Senin işin dünyayı Güzelleştirmek "deyişini "Dünya tatsız. Ben sevmedim deyişini " Sevgi bazen anlaşılamayacak kadar kuvvetli olabilir. Ve Çocuk onun kimi nede
Sormadın ki..Sormadın. Sorsaydın yaşamak isteyecektim belki. Biliyor musun seni sevdim? Küçük bir cafede tanışmıştık.Hatırlar mısın, ?Siyah gömlek siyah pantolon vardı üstünde. Çok yakışıklıydın. Evet elbisem vardı, üstü küçük puantiyeli. Önce fark etmedim seni. Sonra kaç kere geçtin önümden bilmiyorum; gördüm en sonunda. Saçların çok güzeldi. Senin gibi. İzin istedin oturdun. Konuşmaya başladın herşeyden. Yurt dışında okumuştun. Ne tatlıydı dilin. Nereden bilecektim. ... Ailen de eğitimliydi.Ne tatlı insanlardı, nasıl da sevmişlerdi beni.  İlk sevişmemiz çok uzun sürmüştü tören gibi. Yurtdışına ilk çıktığımızda korktum diye elimi tutmuştun uçakta. Kıyamazdın ki bana. Elime sıcak su döküldüğünde ağlamıştın benimle. Düşmüştüm, dizim kanamıştı. Senin için gitmişti canım yandı diye.  Uyumadan kaç gece seyrettin beni bilmiyorum. Okşayarak uyuttun kim bilir kaç gece. İlk gittiğimiz filmi de hatırlıyorum, kahkahalarımızı da. Sonra. ... Sana ilk aldığım hediye kitapdı. Başını omuzuma
İçindeki Çocuk  İçindeki 5 yaşında sen olmuşsun 25 yaşlandım diyorsun. 35 olduğunda dünya bitmiş gibi geliyor. 45 olduysan sanki ölüme çeyrek kalmışçasına hareketler ve duygular sarıyor etrafını. 55 yada 65 isen öldün zaten. Yapma !Her yaşta yaşamak istiyor içindeki.  O kumlarda koşturmak, kumdan kaleler yapmak, çimenlerde çıplak ayakla yürümek, salıncakta sallanmak, tahteravalliye binmek, üstünü başını çamur yapmak, boyaları özgürce kullanmak, şen kahkahalar atmak, zıplamak, hoplamak istiyor. Küçük bir çocuğa aşık olmak geçiyor içinden ve oluveriyor. 5 yaşında ne aşkı deme ,çünkü o senden daha iyi biliyor aşkı. Arzusu ve sevişme isteğini bilmiyor bu yüzden tüm saflığıyla yaşıyor aşkını. Bazen hayal kuruyor sevdiğiyle evlenme hayali, resimlerine yansıtıyor. Bazen de ayrılmak zorunda kalıyor sevdiğinden.  Şekeri de seviyor çikolatayı da .Derdi yok ki kilo almak ile ilgili. Yeşili ve hayvanları da çok seviyor o...Korumak istiyor hepsini.  Hayatı dolu dolu yaşıyor içindeki .Olması
Yüzmeyi yürüyüşe tercih ettiğim bir gündü. Dünyadaki en mutlu olduğum anlar spor yaptığım o muazzam saatler. Yürümek uçsuz bucaksız bir alanda yapılan keşifler toplamı. Hiç birgün diğerinin aynı olmayan. Yüzmek yürümek gibi bir meydan okuma durumu. İlk antreman Belki keyifsiz olur. Daha sonra ise açılır kollar, bacaklar daha kuvvetli çırpılır.Nefes her antremanda daha da açılır. Ve siz gücünüzün arttığını farkedersiniz. Hiçbir zorluk yıldıramaz sizi.  Denizde yüzmek başka bir keyif.Yüzme alanı genişledikçe keyif artar. Bazı günler, bugünkü gibi martılar çığlıklar atarlar üzerinizde. Siz "beni balık sandılar "diye düşünürken; yunusların yanınızda, balıkların altınızdan geçtiğini göremezsiniz. Yüzmekle meşgul olduğunuzdan bu olağanüstü canlıları kaçırırsınız; aynı hayat gibi. Günlük rutinlerin içinde kaçırdığınız hayat gibi. O kadar kaptırırsınız ki kendinizi yaptığınız işe, karşınıza çıkan fırsatları, keyif alınacak insanları, zevkleri,deneyimleri yaşamadan yok olur gidersini
AŞK TUTKU SEX Hepsini birbirine karıştırdık. Aşık olursun, karşı taraf seni fark etmez bile. Aşkın elinde kalırsın öyle; daha da fenası her gelen "yeniye"eskisi gibi muamele edersin. Canın yanmıştır kolay değil. Biri gelir sana aşık olur, uğraşanlar halin yoktur. Nerden çıktı şimdi bu diye söylenirsin ;hisseder gider.  Arzularsın bazen, bu kez de kullanılma fobisi yüzünden seviyorum yalanını söylersin hem ona hem kendine. Sevgi değil yahu bu adamla sevişmek isteği diye bağırır içinden bir ses ama ne mümkün. Özellikle kadınsan zaten her durumda üzerine yapışan O.ünvanını kendi isteğinle kuvvetlendirmemeye çalışırsın. Özellikle de kesilme ve öldürülmesi ihtimallerinin olduğu bu yıllarda bastırırsın arzunu  Sonra tutkulu kafa göz yara yara yaşadığın sevgiler ve aşklarda vardır ki bu yazının konusu değil;)) Çok eşlilik kötü değil.Sanatçı tek eşli olamaz. Olursa üretim yapamaz. Burada dikkate alınması gerekli faktör evdeki insana zarar vermemektedir. Ve diğerlerine.Eşitlik
GİDEN ÇOCUKLARA  YAVRUM..Bugün erkenden kalktım yine hergün olduğu gibi. Uyanıp da beni başında ,saçlarını okşarken göremeyince korkardın. Gördüğünde ise kocaman bir gülümseme olurdu yüzünde. Ne güzeldi gülüşün .Kalkardın ve boynuma sarılırdın. Birlikte mutfağa gider kahvaltı hazırlardık .Sofraya kurmaya yardım ederdin .Küçük eller büyük tabakları bile kaldırırdı.Tabak yok masada şimdi. Ellerin pamuk gibiydi .Gözlerin derin bir kuyuydu  adeta. Sonra birlikte parka giderdik. Ben gittim bugün. O ağaç var ya küçük çam; büyümüş. Kuşlar yine yem yiyorlardı. Severdin sen onlara yem atmayı.Arkadaşların vardı parkta. Seni sordular, sustum .Köpeklerden biri yavru yaptı, görsen öyle şirinler ki. Çiçeklerde açtı. Bahar geldi iyice.  Evdeyim şimdi.Sen olsaydın başın dizimde olurdu. Gördüklerimizi anlatıyor olurdun bana büyük heyecanla. Sesin sesin...O biraz flu... Kuzum ayakların ellerimin arasında. Küçücük ellerin gibi ayakların. Puzzle yapalım yat hadi. Ayılı pijamaların ne çok yakışır. 
Son yüzme antremanlarından biriydi günün. Uçsuz buçaksız denizde atmaya hazırlandığım kulaçlarıma konsantre olmuştum. Birini hissettim arkamda, dönüp baktığımda gözlüklerinin üzerinden bakan genç bir kadın gördüm. Çiçekli mini elbisesinin altına giydiği terlikleri ,başının tepesinde topladığı saçlarını bez bir çanta ile tamamlamıştı. Karakteristik bir yüzü ve karizmatik bir duruşu vardı. Birkaç saniye içinde yaptığım gözlemlerimi sonlandırıp yine denizin maviliğinde kayboldum. Hâlâ orada olduğunu hissedince yeniden dönüp baktım ve bu kez bir gülümseme ve soruyla karşılaştım.  "Yüzmek için güzel görünüyor "dedi.  Evet çok güzel diye karşılık verdim.  Son yıllarda hatta günlerde yaşadığım içimdeki çocuğun sürekli kırılması yüzünden mesafeliydim. Hemen denize girdi. Bense açıklara doğru kulaç atmaya başladım.  Döndüğümde denizdeydi.  "Güzelmiymiş "diye soruşum karşısında gülümseyerek "Çok "diye yanıt verdi gülümseyerek. Çarpık dişlerimi ve gülümseyem
BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM Çok sevdim, çok sevildim,  Gidenlerim çoktu, kalanlarım çoktu  Aşklarım oldu,aşkın kendisi sevişilendi  Koştum, düştüm, kanadım, yaralandım  Öğrendim pek çok, öğrettim  Arzuladım,arzulandım  Denedim, keşfettim, yaşadım  Ölenlerim vardı,yaşayanlarım kadar Özledim çılgın gibi, özlendim bir o kadar  Karasevda da bildim, ölümle flörtte de ettim  Bugün benim doğum günüm  Statü bilmem, insanı bilirim  İnsan olmak, iyi kalmak mesleğim  Ben herşeyi çok sevdim  En çok da hayatı  Bugün benim doğum günüm Hayatıma değen binlerce insana teşekkürlerimi hediye ederim  Sevgimle
Kanape gibidir ilişkiler  Çok almak isteyip de alamadığınız kanape gibidir ilişkiler. Bir kanape görürsünüz,hayatınız değişir.Bazen rengi, modeli ,kumaşı cezbeder sizi. Onu alma arzusu tüm bedeninizi sarar, kuşatır. Gece gündüz onu düşünür, üzerinde yattığınızı, televizyon seyrettiğinizi, yazdığınızı, kahve içtiğinizi ,uyuduğunuzu hayal edersiniz. Rengi hep aradığınız renktir. Kumaşı yumuşacıktır, istediğiniz gibi. Modeli modern yada klasik ,zevkinize çok yakışmaktadır. Ne güzel uyunur, nasıl güzel düşler kurulur derken.....Gerçek gelir içeri girer.  Ebatları salonunuza uymayacak kadar büyük yada küçüktür. Tam istediğiniz gibi olan bu kanape ,evinize, hayatınıza uymamaktadır. Biraz sıkıştırsam olur mu diye düşünürsünüz, bu kez de kanape deforme olur. Yada tam tersi o kadar boş kalır ki salon acaba daha ne koysam da doldursam diye düşünür, peşisıra gereksiz bir sürü eşya alırsınız. Bu ve benzeri sebeplerle vazgeçersiniz o kanapeden.  Yine tam istediğiniz gibiyken kanape bu kez on
YAŞA!NEFES NEFESE Bir gülün dikenini eline batıramıyorsan, çakıl taşlarını elinde tutamıyorsan, bir manolyayı burnunun içine çekemiyorsan, bir kadeh içip kusamıyorsan, sümüklü böceği ,elinde ,kayganlığını hissederek yürütemiyorsan, sokaklarda kahkaha atamıyorsan, düşüp yeniden kalkamıyorsan, sevdalanamıyorsan, salıncağa binmeye utanıyorsan, nazik olamamışsan o yaşta hâlâ, sevişemiyorsan nefes nefese, dans etmiyorsan, çıplak ayakla çimenlerde yürüyemiyorsan,çiçekleri gördüğünde çığlık atmıyorsan sevinçten,korktuğunda bunu haykıramıyorsan, sevemiyorsan, her yeri rengarenk boyayamıyorsan, renklilerden nefret ediyorsan başkalarının fikirlerine saygı duymuyorsan, aşık olamıyorsan,,tartın doğru tartmıyorsa, bir köpeğin başını okşayamıyorsan, sevmeyi beceremiyorsan, karıncaların üzerine basıyorsan, susuyorsan haksızlığa, özlemiyorsan, yürüyerek keşfetmiyorsan bir şehri yada semti, dağ tepe bayır tırmanamıyorsan,sevdiğini kolundan tutup poposuna bir şaplak atamıyorsan, sokakta dudaklarına yap
VÜCUT Uzun zamandır tanışıyorlardı. Belki 10 yıl.Yada daha fazla. Uzun paltosu yerlere değiyordu. Ayağında yüksek ökçeli bir bot. Saçlarını  sıkı at kuyruğu yapmıştı.Sade bir makyaj vardı yüzünde. Normal tempoda yürüyordu. İçinde dar ekose pantolon ve bir gömlek vardı. Büyük çantası elinde ağır olduğunu belli eder tarzda duruyordu.Boynunda mantosunun rengine uygun gri bir kaşkol vardı. Yüzükleri uzun kollarının altından dikkat çekiyordu. Sert adımlarla baştan başa yürüdü caddeyi. Büyük, görkemli bir binanın önünde durdu. Bu eski ve tarihi bir yapıydı. İyi restore edilmişti. Büyük aslanlar yukarıdan ona bakıyormuş gibi hissedip kendi kendine gülümsedi zili çalarken. Asansörden 5.katta indiğinde gülümseyen bir yüzle karşılaştı. Gri takım elbise giymiş güleç yüzlü bir adam bekliyordu onu kapıda. Getirdiği paketi adama uzattı. "Hoşgeldin "dedi adam.Hoşbuldum diye karşılık verdi içeriye girerken. Büyük füme rengi kanepe ve siyah yemek masasının olduğu salona geçtiler. Adam büyü
He is gone.... Eskiden yani son iki seneye kadar kimse benden gitmesin diye insan üstü bir çaba sarfettim. Kimseden gitmedim. Şimdi.gitmek isteyene kapıyı açmak istiyorum. Mesafeler sınırlar diye diye gözle görünmeyen bir virüsçük hepimizi kendi dünyalarımız içine kapattı. Biz hâlâ sevgiden korkmaktan sıkılmadık. Bir çocuk vardı, çocuk dediysem 37 yaşında koca adam. Aylardır sadece telefonda hayatımda. Yoksa yıl mı oldu. Yıl sanırım 😊Neyse bir ara kayboldu, hayatımda biri var diyeçınar döndü. Sonra yine yok oldu. Anlıyorum. Ancak bu kabul etmek anlamına gelmiyor. Yani durumdan hoşlanmıyorum. Neyse 23 senedir hayatımda olan ve hayat arkadaşım olmasını istediğim bay S de gitti. Hem de bir başka kadına.Bana vakti olmayan ve yürümek bile istemeyen adamı o kadınla yürürken görünce anladım gerçeği. Kadın ki eski erkek arkadaşımla gözümün önünde sevgili olup yolda gördüğünde her tür tacizkar davranışını sürdüren bana...Neyse. Sevgi diye kendimi parçalıyorum yıllardır. Ama anlatamıyorum.
Kediler....Belki Köpekler Hani şu ani sokağa çıkma yasağı oldu ya hafta sonu. Hatalı bir durumdu.Kararı konuşmuyorum, plansız olunamayacak durumu konuşuyorum ama bu blogda herkes canım bu yüzden konuya geliyorum hemen .İşte o karar sebebiyle harekete alışkın olan ben önce balkonda hareket ettim sonra da çok geniş olmayan terası ziyaret ettim. Bir aydır evde olan annemle birlikte  .Spor yaptım, koştum, duvarı boyadım, egzersiz yaptım. Kuşlar geldi arkadaşlığa.Konuştum onlarla.Dinlediler.Biraz da sokağa baktım. Kediler yürüyorlar, caddenin ortasında oturup tek tek sokaklara bakıyorlardı. Durumu yadırgadıkları belliydi..Neredeyse neredesiniz diye sesleneceklerdi.  Geçen yaz tanıştığım bir felsefe akademisyeni ki tatlı kadındı, eşi de taichi hocasıymış,Kedilerle ilgili önemli bilgiler vermişti. Köpeklerde bu açıklama da almışlardı paylarını ..Anlatacağım. . Şimdi ben bir kasabadayım. Deniz var tüm sahil şeridinde. Markete giderken tüm köpekler merhaba diyor.Havlama yok. Sadece sevinç
BIRAK VİRÜSLERİ. AŞKA GEL Aklıma geldi hani hepimizi bıktıran şu büyük aşkım. Hani 5 sene karasevda olmuştum ya.Ölmüşüm hergün yaşarken. Sevdim de üstelik gkiüzel sevdim. Bir de....Arzu da vardı. Bitti. Bitirildi. İşte o twitterda gördüğüm bir twitle geldi aklıma. .. Kahve bile içmedik. Bırakın sevişmeyi, yada el ele yürümeyi. Dokunmaya Boşverin. Gözlerine dahi bakamadım.  Kaç dakika sürerdi kahve içmek bilmiyorum. Olmadı. Oldurtmadı. Olmasın diye elinden geleni yaptı. Vaktim yok dedi. Oysa kimbilir kaç kişiyle içti o kahveyi.  Çok değildi istediğim. Birgün belki, tiyatro izlemek nasıldı onunla, kahve içmek nasıldı. Eli kalçamdayken uyuyup, saçına uyanmak nasıldı. Ya bir bütün olmak, ? Bilmiyorum. Tuhaf olan artık merak da etmiyorum.  3 gün oldu, benim için çok kıymetli biri, bir büyük bir dost gitti başka bir aleme. Geri gelmeyecek. Diğer gidenler gibi.  Ağladık böğürerek, ağzımızı kapattık, cenazeye saygıdan. Küçük bir bez parçasına sardılar. Boşluk kalmayacak kadar kazd
YETENEK Mİ? NE GEREĞİ VAR? ! Kolay değil .23 sene olmuş. Ufaklık kumdan kale yapamıyordu daha. Hayatımdaki en önemli insanım, teyzem(bazen çocuğum bazen arkadaşım )küçüğü sahilde sevdiğinde ilk kez konuştuk. Emel benim dostumdu. 36 saat içinde Septik şoktan gitti bilinmezliğe. Şimdi esprili yazmak istiyorum ama olmuyor. .. Neyse dün konuştuk Bay S ile ,dün gibi dedik ikimizde.Bahçede oturur cool tavırlarla sadece bakardı. Ben önünden geçerken bilirdim beni beğendiğini. Ama tek adım atmazdı. Çok ciddiydi. Hâlâ öyle. Her kötü anımda yanımda 22 senedir. Çok kırıldığım oldu, o da başka konu. Neyse Emel ufaklığı sevince tanıştık biz. Flört de ettik, kavga da;sevişmeye benzer birşey de yaşadık; )Ayrıldık. Barıştık. Ama gitmedik. Gidemedik. Sanırım beni en çok o sevdi. Ben de en çok onu sevdim. Aşk değil. Tutku değil. Sevgi. Konu şu;dün ilk kez öğrendim. 4 üniversite kazandığını ve ikisinin konservatuvar olduğunu. Gitar ve bateriyi iyi çalıyor biliyorum. Ama Yıldız Kenter ile aynı okulda
Ocak..... Uzun zamandır yazmadığımı farkettim. Tuhaf bir suskunluk hali içindeyim. Yada belki de yazacağım da ne olacak düşüncesi sardı benliğimi .Veya aşk bittiği için kesildi kelimelerin cümleleri oluşturma gayreti. Eleştiri aldığım içinde olabilir ara verişim, kitabım çıkmadığı içinde. Sadece yorgun olduğumdan ara verdim yazmaya belki de...Hepsi de olabilir. Bugün çok sevdiğim biri ameliyata girdi. Beklerken başladım yazmaya ve şimdi haber geldi çıktı diye. Sezer teyze. Aşkımı benimle yaşadı. Kınamadan ,yargılamadan. Kızmadan. Sevgiyle. Onu dolaba koy. Gelince çıkarırsın dedi. Çok soğukta gittik ve sığındık şefkatine. Dini de tartıştım hacı olmasına rağmen. Kızmadı,bağırmadı. Öyle işte. .. Ocak tuhaf dünyada. Deprem acıttı. Kobe Bryant şok etti. Küçük Gigi gülümsemesiyle uyutmadı akşam. Dünyanın en büyük sporcılarından biri. İlk 10 arasında çok rahat olacak ve tavrı tarzı duruşu olan bir sporcu. Ölmek değil.Herkes ölür. İz bırakarak ölmek .Mesele bu. Belki 10 belki 10000 belki