Posts

Showing posts from November 11, 2018
Bu ne soğuk. Bu ne Ayaz  Nefes alınamayacak kadar soğuk olur ya hani.Yürüyemezsin, kolunu kaldıramazsın. Ağzından çıkan kelimeler havada donar ve ulaşmaz gidecekleri yere. Sanki derinden içeriye giren moleküllerine doğru ilerleyen virüs gibidir soğuk. Kirpiklerin yapışır, ayakların, ellerin uyuşur. Baktığını göremez gözün, o da almıştır nasibini soğuktan. 100 bardak sıcak içer de ısınamazsın. Diz battaniyesi, sırt battaniyesi  kâfi gelmez ve yapışırsın tüm Isıtıcıların önüne. Birazcık ısınabilmek için. Yatarsın, girersin yorganın altına ısınayım bir parça diye. Çaban boşa gider, soğukta seninle girer oraya .Uyuyamazsın. Sonra savaşta, tek paltoyla ülke kurtaran o adam gelir aklına, yaş akar tek damla, havada donar düşemeden yastığa. Uyanırsın gece tuvalete kalkacak kadar cesaret bulursun kendinde, bir koşu ulaşırsın varacağın o yuvarlak yada elips yere, aynı hızla geri dönersin kanapene yada yatağına, girersin yine yorganın altına, burnun bir santim açıkta, beklersin uykuyu yada saba
Saçımı Yıkasana Benim İçeriye giren adama baktı, yüzünde bir gülümsemeyle "Hoşgelinmiş, saçımı yıkasana benim. "deyiverdi. Adam yüzü mosmor, yumruğunu sıktı. Vücudu gerildi "Anlamadım.Daha yeni geldim. ""Görüyorum"dedi kadın.Önce ceketini çıkarmana izin veririm, gömleğinin kollarını katlamana da"Bunları söylerken hala gülümsüyordu. Elinde kitabı bir berjere oturmuştu. Üstünde bir pantolon, göğüs dekoltesi olan bir gömlek ve spor ayakkabıları vardı. Bir masa hazırlamış ve sonra onu toplamıştı. Mumları kaldırmamıştı. Adam ,elindeki çantasını bıraktı, diğer berjere oturdu. Ceketini çıkardı. Kanapeye bıraktı. Geç kalmıştı. İşinden geç çıkmış, arkadaşlarıyla bir bara gitmiş, biraz flörtleşmiş, bir iki kez öpüşmüş, rahatlamış, gelmişti. Tüm bunlardan dolayı,gergindi.Ve içeriye girdiğinde karşılaştığı nahiflik ve gülümseme onu allak bullak etmiş, ne yapacağını şaşırmış ,kızmıştı. Tepki beklemediği şekilde meydana gelmişti.  Gülümseyerek devam etti kadın&q
SUSMAK.. Bir kadın susuyorsa, dönmüşse içine, bıçak açmıyorsa ağzını...Kırık döküktür. Sana,size,birlikteliğinize dair bir umudu kalmamış, yüreği parça parça olmuştur. Öyle çok yanıyordur ki canı, öyle çok kanıyordur ki yaraları, susuyordur; konuşarak daha da derinleştirmemek için onları. Bir harf dahi çıkamaz küçücük ağzından, haykırmak isterken bir harf bile işitilemez sessizliğinde.  Aslında çok kırgınım, seni çok sevdim,hala seviyorum, özlüyorum, arzuluyorum, beni sevmedin mi..gibi cümlelerden bir yada birkaç tanesini söylemeyi çok istiyordur da,takati yoktur ki.Defalarca konuşmuş, anlatmış, bazı durumlarda kapı yüzüne öyle bir çarpılmıştır ki ağzı burnu kan içinde kalmış, yüzü gözü tanınmayacak hale gelmiş; bu durumdan kendini onarıp, sarıp sarmalayarak çıkmayı defalarca başarmış; ama bu başarı başarı gibi gelmemiş, yorgunluğunu almamıştır.  Susar kadın.Yeni yaralar açmamak için,kalbindeki yara konuşmasına engel olduğu için,cümleler bittiği, harfler kaçtığı, kelimeler seyahate
Aşk Kavuşunca Büyür. . Kim demiş ki aşk kavuşunca biter, kavuşulamadığı için aşk diye. Eksik demiş diyen.Öyle olsun istersen olur da..Ya istemezsen.Aşk büyür, içine sevgiyi de alır. Kartopu gibi devam eder yoluna. Yani aşk kavuşunca bitmez, büyür. İnSan bazen yarattığı sevdasına aşıkmış ya.Doğrudur. Ben bilmem onları beni bilirim ben.  Nasıl mI? Şöyle... Ben 4 sene karasevda oldu ya .Dokunamadan sevdim hani .Aramda görünmeyen şu bağa sığındım. Yaratıya değildi aşkım, ilk gün ilk aylarda açık veren adama idi aşkım Sevgi ile beslerim aşkımı. İçindeki çocuğu görürüm. Anlatmak, sığınmak, koşulsuzca sevilmek, okşanmak, dinlenmek, anlaşılmak ister. Açarım kollarımı. İhtiyacı olanı vermek için.Açarım kollarımı güvende hissetsin diye.Anlatsın, sığınsın. İsterim yatırayım dizime. Ellerim buklelerde, nefes alış verişini dinlemek isterim. Uyuyakalır, koltuğun kenarındaki battaniyeyi alır örterim üstüne. Sıkılırım, çişim gelir ama kıpırdamam uyanmasın diye. Bir elim saçında, diğeri kalemimde
Bir Gün Olsa... Bugün bir mucize olsa.Metroya itişip kakışmadan binsek. Çünkü ben gelemem ki sizinle ineceğini durağa kadar. Mecbur ineceğim.  Bir mucize olsa bugün. Nahif olsak.Hassas, düşünceli, ince fikirli, nazik, centilmen.  Yiyecek, içecek fotoğrafları paylaşmanın görgüsüzlük olduğunu öğrensek ve farketsek ki canı çekip alamayan nicesi var belki yanı başımızda. Sarılsak, önümüze gelene; iyileştirici olduğunu öğrenmenin verdiği keyifle  Bir kap su, bir kap yemek koysak; varlıkları ve görevleri bizim vicdanımızı sınamak olan,sevgi tohumları serpiştiren yüreğimize kediler, köpekler, kuşlar, etrafımızdaki tüm canlılar için.  Sokak müzisyenlerini görse gözlerimiz. Aynı gözler, gözbebeklerimize bakan bir selpak yada çiçek satan çocuktan kaçırmasa kendisini.  Otobüste bizden daha büyük insanların varlığını algılayıp, onların yaşlarına geldiğimizde bize de başlarını çevirecek insanlar olduğunda hissedeceğimiz duyguyu hissettiklerini farketsek, o büyüklerin.  O hiç aramad
Saçlarım elleri, tenim dokunuşları özledi. .. 12 senedir yalnız uyumak. .12 sene dile kolay gelir söylemesi. Yaşaması peki.Yattığımda bir el hissetmek istiyorum, saçlarım dokunuşlar. Vücudumda Öpücükler. Birazdan bir saç onun elerinde.Dokunulmak istiyorum, sevilmek, korunmak  kollanmak, kıymet görmek  Hakediyorum. Ama birini Kadınlığım tüm gizemi ile tanıştırmayı hiç düşünmüyorum. RuHUM eş seçimini daha iyi yapıyor da ...Orası da muamma
Gitme.... "Gitme "dedi adam,arkasını dönüp giden kadını omuzundan tutarak." Gitme sensiz bu dünyada yaşamak istemiyorum. "1.90 boylarında büyük siyah gözleri  olan iri yapılı bir adamdı. Üstünde yeşil bir gömlek, antrasit rengi bir Jean vardı. Sokağın ortasında yakalamıştı kadını iş çıkışında. Kadın duruyordu öylece.Daha önce çokça konuşmuş olmanın verdiği huzur içinde susuyordu sadece."Sensiz "dedi adam" nefes alamıyorum, yemek yiyemiyorum. İşime zor konsantre oluyorum. Sen benim yaşamdan keyif almamı sağlıyorsun. Sen geldiğinden beri ben yalnız hissetmiyorum artık kendimi. Korkmuyorum. Bir duruma üzüldüğümde biliyorum sen sakinleştirirsin beni.Paniklediğimde sakinleştirirsin. Sen konuşurken büyüleniyorum ben adeta. Şiir gibisin. Gülsem benimle gülersin. Mutluluğum mutlu eder seni, gülüşüme gülersin. Sen ışığımsın benim. 0Günışığım....Biliyorum ben çok hayal kırıklığı yaşattım sana.Gitme..Elimde değil.Bir anda karışıyor Zihnim.  Kadın bu konuşmal
Dünyanın en güzel gülüşüne sahipsin sen.Sen kendini hiç gördün mü gülerken?  Ağaçlar çiçek açar, kuşlar coşkuyla uçarlar sen gülerken  Yunuslar kıyıya gelir, kediler her türlü oyunu yaparlar  Çiçekler en güzel kokularını salarlar dünyaya  Martılar en coşkulu naralarını atarlar  Köpekler döndürerek sallarlar kuyruklarını  Güneş daha bir parlak doğar sen güldüğünde Ay 590 volt gibi aydınlatır dünyayı  Hastalar artık hasta olmazlar, görürlerse gülüşünü.  Arılar en güzel ballarını yaparlar  Soğuk olmaz dünya sen güldüğünde  5 yaşım 15 yaşımla el ele tutuşur  Bir papatya tarlasının ortasına atar kendini,  Gülüşünden aldığı hazla  Caddeler genişler, insanlar sakinleşir  Üşümüş herkes ısınır senin gülüşünle  Aşk daha bir aşk olur  Sevda daha bir Sevda Dünyanın en güzel gülüşüne sahipsin sen Sen kendini gördün mü hiç gülerken
Görevim nedir benim?İyi olmak..Hepsi bu Sevgisizlik sarmış çevreyi. Dehşet içinde izliyorum. Atatürk için piç diye haykıranlar var, Unutarak var oluş sebeplerinin Atatürk oluşunu. Peki sen onun arkasından giden bir milletin torunları değil misin? Diye sormak istiyorum. Yada sen müslüman değil misin, ee senin dininde yok bu ayrımcılık; ki bir inanışım olmadığı halde ben ayrımcı değilim. Ya sen...Sen ne ara kötü oldun bu kadar arkadaşım. Kimler kattı içine bu kadar kötülüğü .Nasıl da donmuş vicdanın. Ne derece utanmazsın.Ar,namus sadece bacak arasındaki uzvunda mı olur sanırsın?  Sevgi sadece sevgi.İyi yada kötü insan olmak hepsi bu. Öfke bazen açlıktan, bazen bastırılmış duygulardan, bazen uykusuzluktan meydana gelebilir. Bolca spor, Yoga, meditasyon önerilir, arada sevişmek salık verilir. Aman uyku ve beslenmek ihmal edilmesin diye eklenir.  Kompleksler, aşağılık duygusu, yetersizlik hissi öfkeye neden olur. Bunun önemli bir kısmı kendisine duyduğu öfkedir insanın ki işte bu öfkel