Posts

Showing posts from 2019
Kesiverdim dedi.Kesiverdim. Çok uyardım kopma diye  ,dinlemedi. Kesiverdim.  30 yaşlarında, kısa s siyah saçlı, mavi gözlü, balık etli, sert görünümlü bir kadındı. Üzerinde yerlere kadar uzunlukta kırmızı  bir manto, boynunda yeşil bir atkı,başında aynı tonlarda bir şapka vardı. Çantası büyüktü. Siyah renkli çizmeleri çantasını tamamlıyordu. Mantonun açık olan düğmelerinden haki renkli elbisesinin etek uçları görünüyordu. Ayakta sağa sola hızlı adımlarla yürüyor ve söyleniyordu. "Kesiverdim, uyarmıştım onu. Kesiverdim " Karşısındaki adam merak ve heyecandan daha da büyüyen yeşil kocaman gözlerini ona dikmiş, ayırmadan bakıyordu. Saks mavisi var gömlek ve siyah ayakkabılarıyla oldukça şıktı Bulundıkları salon oldukça büyüktü . Burası adama ait bir evdi. Minimalist mobilyalarla döşenmiş olmasına rağmen evin bir tarzı vardı. Genel olarak mor ve yeşilin tonları hakimdi .Bu renkleri gri tonlar tamamlıyordu. Yurtdışındaki ülkelerden alınmış çeşitli biblolar göze çarpıyordu. 
DOST Ufak bir kaza geçirdim. Ufak desem de inanmayın ufak da değildi hani. Neyse yaşıyorum. Ambulans gelemedi, gelince Özür dilediler iki tatlı kadın. Sevgi dolu ve profesyoneldiler. Yollar kasabada bile ambulansa izin vermedi, dönerken de uzadı yol. Ben inleme nidaları eşliğinde yola ses oldum. Sevmem hastane ve ambulansı. Kolay da gitmem, durum fena olmasa .Neyse. Küçük kırıklar olabilir kuyruk sokumunda. Yatamadım ve dinlenemedim daha. Çünkü, aile işi ile ilgili bir sıkıntı oldu. Şimdi bunlar değil de facebook a yaptığım ambulans vurgusu sonrası gelen telefonlar konu Önce kız olan çocukluğum aradı. Uzun uzun konuştu. Sonra erkek olan çocukluğum. Evinde büyüdük beraber. Onlardan önce üç senedir benimle ulaşmak istediğim hedefe yürüyen dostum. 25 senedir hayatımda olan 4 aydır hiç konuşmadığım adam geldi bugün. Ya o gün yanımda olan,annesinden bana emanet kalan. Dün başka dostlar vardı Bu insanlar siz iyiyken yanınızda olmazlar. Gezerken, yerken, eğlenirken, gülerken yoktur onlar.
Yalan söyledim. Yalan söyledim. Hayatımda ilk kez yalan söyledim. Kendi kendine söyleniyordu kadın. 35 yaşlarında uzun boylu,mavi gözlü, balık etli vücutlu biriydi. Donuk bir ifade vardı yüzünde. Mor renkli bir elbise ve topuklu ayakkabılarını bir şal ile ramamlamıştı. Uzun saçlarını başının tepesinde dağınık toplamıştı. Bir büyük berjere oturmuştu şık olan o cafede. Yanına oturduğumu sonradan farketti. Bana baktığında gülümsedim. "Yalan söyledim "dedi. "Hayatımda ilk kez yalan söyledim " Okuduğum kitabı çantama koydum, biliyordum konuşmak istiyordu. "Dinliyorum "dedim. Durdu. Yüzüme baktı. Zoraki gülümseme oldu yüzünde. Ve başladı. Yalan söyledim. Hayatımda ilk kez yalan söyledim. Senelerdir seviyorum,deli gibi. Ona senden beklentim yok dedim. Yalan söyledim. Sevmek istiyorum bir erkeği sever gibi, çocuk saflığıyla. Sevilmek istiyorum kadın gibi. Arzulamak istiyorum çılgınca, arzulanmak istiyorum son sürat. Sığınmak istiyorum, yağmurdan kaçarken bulduğu
Çok sıkıldım Sonra sıkılmaktan sıkıldım  Sıkılmamamak için ne yapacağımı düşünmeye başladım.  Sıkılmamamak için ne yapacağımı düşünmekten de sıkıldım. Sıkılmamamak için çözüm arayıp, rahatça sıkılamamaktan da sıkıldım.  Hastalandım. O halden de sıkıldım.  Yürüyemedim sıkıldım, yürüdüm sıkıldım.  Yüzmekten sıkıldım, yüzemeyince de sıkıldım.  Aşık olamamaktan, olup kavuşamamaktan sıkıldım.  Sevişemedim sıkıldım, sevişince de sıkıldım. Aç kaldım sıkıldım, yemek yedim sıkıldım Yalnızlıktan sıkıldım, insanlardan da sıkıldım.  Büyümekten sıkıldım.  Özlemekten sıkıldım.  Mavi gözlerden sıkıldım, siyahlardan da sıkıldım.  Yeşil ve kırmızıdan sıkıldım  Gelmekten, gitmekten, gidilmekten sıkıldım.  Sevdadan sıkıldım  Öpüşememekten sıkıldım  Beklemekten sıkıldım Sıkılmaktan sıkıldım Sevmekten, hayallerden sıkıldım Saygısızlıktan en çok ondan Herşeyden be dostum Sıkıldım da sıkıldım
Gece hiç uyumamıştı. Uçağı kaçırma korkusu ile.Sabaha kadar okudu, müzik dinledi. Erkenden hazırlamaya başladı. Biraz spor yaptı ve havaalanına doğru yola çıktı.Uzun bir yolculuktan sonra çok sevdiği şehre ulaştı. Bu şehir çocukken yaşamak istediği, aşık olduğu şehirdi.Değişmişti. Oysa o küçükken şehir de kendisi gibi masumdu. Çok kalabalık olmuştu ve gürültülü. Çok göç almıştı şehir ah o güzelim şehir. Tüm randevularına gitti ve bir yere oturdu dinlenmek için. Eli telefona gitti. Çıkardı ve aynı şehirde nefes almaktan hoşlandığı, aşık olduğu mesleği aşkla yapan eskiden aşık olduğu adama yazmaya başladı.  "Şehirdeyim. Geldim. Seni görmek istedim. Biliyorum işin vardır, her zaman bana. Oysa saçlarının arasında dolanmak isteyen parmaklarım var, yüzünün çizgilerinde gezinmek isteyen parmaklar onlar, benlerinden öpecek dudaklarım var, gözlerinin içinde kaybolacak gözlerim. ...Ve bedenimin her bir noktası vücudunun her bir noktasını beklemekte. Zihnim zihnini sevmek ve sevilmek ist
KUŞLARLA UYANMAYI SEVİYORUM Sabah çok erken uyanık olursanız ve biraz da sessiz bir yerde iseniz işte o zaman çok şanslısınız demektir. Doğayı, kuşları, martıları, denizi, kumruları, serçeleri duymak için büyük bir fırsattır bu. Özellikle kuşlar sizi bu dünyadan başka bir dünyaya götürür. Onları dinlerken uçtukları yerlere gidememekle beraber ruhumu gönderirim. Birbirleriyle konuşmalarını, çağrılarını, heyecan ve sevinçlerini hissederim.Adeta uyandıkları için sevinçlidirler. Uçmak onlar için eğlence gibidir sanki. Gördükleri, rastgeldikleri herşey keyiftir. Belki akşam için nasıl yiyecek bulacaklarını ,uçulacak güzergahı belirlerler. Anne kuşlar yavrularına doğru uçmayı öğretir. . Ben ruhumu kuşların yanına gönderirim. Bedenim kahve içerken yada hikaye yazıp oyun okurken ruhum onlarla birlikte bir alçalır, bir yükselir. Ben de çığlık atarım martılar gibi, şakırım yada kırlangıç ve serçeler gibi. Bu arada kırlangıçlar gittiler. Haber vermeden sessiz sedasız bilmiyorum nereye ama gitt
DİSİPLİN Sabahın köründe bir işiniz olmasa bile erkenden kaldırıp yürüyüşe çıkaran kavramdır disiplin. Yağmur, çamur, yaz,kış aldırmadan yürümek, yüzmek, fitnessa gitmek için gerekli olan özelliktir disiplin. Aldırış etmeden mevcut duruma okumak, yazmak,çizmek, üretmektir disiplin. Erken yatmaktır gerektiğinde. Alkol ve sigaraya kapalı olmak, depresyona girmemek, bunalsak bile dik durmak, ilaç kullanmamak, sporu en iyi arkadaşınız yapmak; çok izlemek, az yemek, bazen az uyumak, her zaman üretmek için hazır olmak demektir disiplin. Özellikle sanatsa yaptığınız iş, başka seçeneğiniz yoktur disiplinli olmak dışında. Bir küçük rol için sayısız kitap okumak, film izlemek, makale okumak, video izlemek demektir disiplin. Ressamsanız çizmek ve çizmek demektir durmadan. Bale ise sanatınız, enstrümandır vücudunuz. Hergün saaatlerce durmaktır parmak uçlarınızda. Piyano çalmaktır günde 6 saat veya keman. Disiplin sizi üretmeniz için arkadan iten en önemli güçtür. Vazgeçmemektir hayattan ve idea
YAĞMUR Yağmurda yürümek, iç çamaşırlarına kadar ıslanmak yaşamak demektir. Toprak bir başka kokar yağmur yağdığında, yeşil başka bir yeşil olur. Evini sırtına alır çıkar sümüklü böcekler, salyangoz görebiliriz şanslıysak. DEnis görme şansımız varsa o anlarda değişime tanık oluruz her an. Bazen kararır deniz bazen de dalgalar büyür. Sakince beklediği de olur yağmur damlalarını. .Siz tam tempo ile yürürken kaçış yada saklanan insanları görür gülümsersiniz. Eskiden beğendiğiniz bir adamın ne kadar korkak olduğuna tanık olursunuz, birkaç damla yağmurdan kaçarken. Yanınızda sevgiliniz varsa birkez daha şükredin, teşekkür edin o anı yaşama şansınız olduğu için.  Yanınızda 5 yaşında bir kız çocuğu varsa daha da şanslısınız. Ağzını açıp yakalamaya çalıştığı yağmur zerreleri daha da güzel görünecek gözünüze. Yada ıslansa veya düşse bile gülümsemesi size de daha bir keyif verecek birlikte göreceksiniz yeşilin her tonunu, denizi, bulutların hareketlerini, sümüklü böcekleri. Hayat daha da keyi
Bir tüy tanesi gibi düştün önüme. Dokununca  sertleştin Önceleri zariftin Kabalaştın sevilince Bir pamuk gibiydin önce Dokununca sertleştin Belki daha önce hiç gerçekten sevilmemiştin Yada korkmuştun sevmekten Yumuşacıktın önce Ne ara bu kadar demirleştin
Hatıra Defteri "Bana kalbin gibi temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim. "Bu ve devamında mutlu sağlıklı başarılı diye devam eden 10larca yazı.  Hatırladınız mı?Müsait mi yaşınız? Hatıra Defterlerimiz. Hani şu büyük özen ve heyecanla aldığımız, her sayfayı bir arkadaşımız için ayırdığımız defterlerimiz. Yıllarca sakladım pul defterlerim, dergilerim ve kitaplarım ile birlikte. Çok sevilmemekle birlikte ben de arkadaşlarımın defterlerinde alırdım yerimi. Mektup yazmayı ve kart atmayı sevdiğimden, biraz pratiğim vardı.O yüzden defterimi okurken düşünürdüm hep aynı yazmayın arkadaşlarım diye. Ve kendim daha bir özenle seçerdim kelimeleri, cümleleri. Her biri diğerinden farklı olsun diye çaba sarfeder, beceremezsem klasik cümlelerin ardına sığınırdım bende.  Çünkü bir insana özel cümleler yazmak o insanı iyi tanımayı gerektirir. Biz bızdıklar çok da iyi tanımıyorduk birbirimizi. Sadece aynı ortamı paylaşıyor, köklü arkadaşlıklar kurmuyorduk. Yada benimle böyle idi i
Önümde yatıyordu öylece. Sereserpe. Renkli bir bikini vardı arkasında. Yüzüstü uzanmıştı plaj koltuğuna. Büyük kırmızı minder ,saçına taktığı bandanayla uyum içindeydi. Kadın çok güzel bir varlık diye düşünürken önünü döndü, merhabamla birlikte. 90 ölçüsündeki göğüsleri bikinisinden çıkmak için adeta yarışıyorlardı. Altındaki bikini açık değildi. O anda konuşmaya devam ederken düşünceler, arzular, aşk toplanmış havada dans etmeye başlamışlardı bile. O arkadaşımdı.Ona dişi gözüyle bakmam mümkün değildi. Düşüncelerim erkek ve kadınlar üzerineydi.  Erkeklere ben de dahil nasıl da haksızlık yaptığımızı düşündüm. Yanlarında her tür seksiliğimiz ve güzelliğimiz ile dururken, öncelikli olarak bize aşık olup sevmelerini beklemek düpedüz haksızlıktı. Bu demek değildi ki zor kullansınlar, taciz, tecavüz ve şiddete maruz bıraksınlar kadını. Hayır tabii ki.Ama arzulamak, istemek,beğenmek. Bunlara karşı koymaları neredeyse imkansız. Bunu zaman zaman sevgi kalıbına hatta kılıfına büründürmelerini
ÜNLÜ OLMAK İSTİYORUM Evet çok düşündüm buna karar verdim. Yani bunun için geç mi değil mi bilmiyorum. Ama ünlü olmak istiyorum.  Flaşların aniden yüzümde patladığı o olağanüstü anı yaşamak istiyorum. Kayalarda yüzüp kıyıya çıktığımda,ıslak ıslak üstüme atlasınlar, korumalar müdahale etsin istiyorum. Yolda yürürken, bir kişi başladığım yürüyüşümü kortej eşliğinde 200 kişi olarak tamamlayıp Candan Erçetin videosuna rakip olmak istiyorum. Bir erkek ile görüntülendiğimde, bir gece önceyi Unutarak "sadece aşığız değil de arkadaşız demek istiyorum. Balkona bikini yada iç çamaşırı ile çıkma özgürlüğümü aşağıda bekleyen basın mensupları ve paparazziler yüzünden bırakmaya razı olmak istiyorum. Erkek arkadaşımla birlikte iken imzaya gelen insanlar yüzünden heba olan libidomu sonra yeniden bulmak üzere birkaç saat bırakmak istiyorum  Kafelerde her çeşit ikram olsun, uçak ve otobüslerde ikramlar yüzünden bir dakika uyuyamamak istiyorum .8 banyolu bir evde oturmak, öğle yemeklerini Frans
Bizi sevdiğini nasıl anlarız? Bu konuda yazar mısın?dedi..Gece saat 02.00 idi konuşmaya başladığımızda. Güzel,çılgın, aile baskısı ile kapanmış fakat hayatı çoğumuzdan özgür yaşayan bu gene kadın o gece ruhunu açtı bana.Üzülmüştü. ve hiç de üzülecek biri gibi durmuyordu .Daha çok,kalp kıracak biri gibi görünüyordu. Gideni arkasından üzülmek yerine "Cehenneme kadar yolun var diyecek, tef çalacak ve 5 saniye sonra adamı unutacak gibi görünüyordu. Uzun sürdü telefon sohbetimiz. Onun da sadece bir kadın olduğunu gördüm. Nahif, kırılgan, gidenin arkasından üzülen, döndüğünde kabul eden ve yine gittiğinde yine üzülen bir genç kadın. Canı yanan ama bunu belli etmeyen biri. İyice  dinledim. Kapısı açıktı bana ,bu yüzden dokundum ruhuna. Rahatlamıştı telefonu kapattığımızda. O istedi bu iki konuyu yazmamı. Umut ve gelecek;bizi sevdiğini nasıl anlarız? Anlayamazsın dedim.Evet anlayamazsınız. Erkekleri severim. Dengeli ve hedef odaklı, genellikle sakin bir cinstir erkek. Kadın gibi hormona
Bir şehre herhangi bir sebeple gittiğimde, en lüks oteli yada restauranı ilgimi çekmez  Hemen yürüyerek keşfetmeye başlarım.Ara sokaklarını, caddelerini, patikalarını, yokuşlarını. ..Her sokak bir diğerine çıkar bazen eğer bir adaysa gidilen. Bazen dönemeçler nereye gider bilmeden devam ederim yoluma. Her dönemeçten sonra artar merakım karşıma neyin çıkacağını bilmediğimden. Devam ederim ama. Vazgeçmeden ilerlemeye. Bir Yokuşu tırmanmak en büyük keyiflerimden birisidir. Yukarıdan nasıl görüneceğini merak ettiğim için yarıda bırakmam, tamamlarım yolu. Bazen dümdüzdür yol,engebe, dönemeç, yokuş yoktur. Önünüzde kilometrelerce yol vardır, ilerisi görünmeyen. Düzdür evet yoktur yokuş, ancak ileride nw olduğu bilinmemektedir tarafınızdan ve durduğunuz yerden görmenizde mümkün değildir. Ona rağmen ilerlemeye devam ederim. Bir yokuş tan yada yoldan inerken ayağıda takılır insanın, kayarak düşer, kalkar ufak sıyrıklar bazen de yaralarla. Kumsal çıkar bazen karşısına, yumuşak uzun bir kumsal. E
-Mevcut düzeni bozmak istemiyorum dedi adam. -----Bozma zaten dedi kadın.  55 yaşlarında uzun saçlı orta boylu siyah gözlü bir adamdı. Uzun seneler önce evlenmişti. Mutlu görünüyordu. Bir firmada kurye olarak çalışmaktaydı. Karizmatik, zeki,esprili, iyi bir adamdı. Kadın ise 50 yaşlarında ,kısa boylu, uzun saçlı, hafif kilolu, büyük ela gözlü, sakin görünümlü idi. Bir kafede garson olarak çalışıyordu. Evliliği denemiş fakat yürütememiş ayrılmıştı. Birlikteliklerini konuşmak için adım atmışlardı. Düzenimi bozmak istemiyorum dedi adam. Çocuklarım onlar üzülürse. ...Sustu. Bozma zaten dedi kadın. "Bir tepeye bakarken aynı anda aynı ağacı görmek,sevişmenin ve sevilmenin tadını çıkarmak, mavi bir pikenin altında uyumak, panik atak olmak bazen, yada olamamak onun verdiği huzurla, ayakların altında denizi yada çimenleri hissetmek, bir deniz kıyısında yürümek, bir jazz parçasından benzer keyfi almak, göğsünde uyumak, dizinde uyutmak, eline ayağına bayılmak, her tada rağmen onsuz tatsız o
Hayat Bazen rutin hayatından sıkılır insan. İster ki bir tat olsun. Belki yeni bir spor yada bir elbise, ayakkabı, çanta veya gözlük. Bir kursa katılır bazıları, sertifika alır. Hobiler edinir hayatına renk katmak için. Resim, taşlar, ağaç dalları, boyalar, çokça boyalar. Birkaçı yada birçoğu hayvan evlat edinir. Onunla bir dünya kurar, koşar,oynar, konuşur. Çocuk alır bir kısmı, yuvalara gider;bir yada birden fazla çocuğun hayatını dönüştürür; yaşamlara dokunur, yüzleri gülümsetir. İşine tutunanlar vardır kuvvetlice; hayatta en önemli bastonu işi olanlar. Bu grup bilir ki nankördür insan, işi güvencesi ve hayatta kalma, var olma,kendini ifade etme, güvende hissetme aracı Ve desteğidir. Onlar işlerini çeşitlendirir ve renklendirirler. Bazıları rutin hayatlarına çok eşli olarak renk katmak isterler, her çiçek koklamak ve koklanmak için vardır. Rutin hayatlarına renk katma ve ödül sadece bu alandadır. Hipersecualıty bu kişilerin özelliğidir.  Hayatta çapkınlık ve kaçamak yapmak kadın
Unut madım Ak  lımda Ondan bundan, senden benden, şundan öbüründen, açıktan kapalıdan, berikinden ötekinden, dinlisinden dinsizinden ve tüm bunları mevzu yapanlardan sıkıldım.  Bu ayrıştırma ,gericilik,körü körüne inanç öldürüyor insanları. Dünyada da bunun benzerleri görüldü. Ve bedel ödedi insanlar. Oysa. . Aslında sevmek ne kadar da kolay. Ölünce bir karış toprak gerekecek insana ,arkasından iyi yada kötü diyecekler, unutulacak. Tüm bu gerçekliğe rağmen başka bir canlının canı nasıl alınabilir ve bu nasıl bir dine maledilebilir aklım almıyor.  Sadece sevgide ve iyide kalın ,başka türlüsü sizi bir yere taşımaz. Sevgi tek güçtür. İyide kalmaksa erdemdir. Çok bağıran aslında güçlü değildir. Şiddete başvuran ise en zayıfıdır insanların   Aşk,sevgi, saygı. .Gerisi kocaman bir yalan
Çocuk enerjisi ile geldi kadının yanına. Off dedi ne olduğunu asla tahmin edemezsin. Ofisteki asistan almamış bugün alması gerekenlerin hiçbirini,bırakıp gelmek istedim. Bekledim, vakit kaybı. BeŞ yaşında küçük bir çocuk gibi anlatıyor, hafif şikayet, biraz serzeniş saklıyor konuşmaları. Kadın Yüzünde bir gülümseme ile dinliyor, çeşitli mimikler yapıyor ama hiç kesmiyordu sözlerini. Onun bu tatlı tavırları, onun için yaşamın en keyifli kısımlarıydı. Bir sahilde buluşmuşlardı, yürüyüş yapmak için.Adam sustu, Özür dilerim dedi.Kadın, yüzüne dokundu adamın, adam başı biraz öne eğik, fısıldadı "Teşekkür ederim. Dinlendiğimi bilmek çok iyi geliyor.Gülümsedi kadın ,yürümeye başladılar. Kadın yorum yapmadı. Beş yaşında bir çocuk saflığı ve heyecanındaki bu adamı seviyordu. Bir saat sonra vapura bindiler. Adam oturdu, göğsüne yattı kadın. Sırtı ad,amın göğsünde güvendeydi. Bir saat üst güvertede yapacakları bu üstğnü seyahati seviyordu ikiside. Evlerine geldiler, meyve, ve kuruyemiş, kahv
Üzülmüyorum artık,.Kırılmıyorum. Öfkem her zaman azdı, artık hiç kalmadı.Yıkılmıyorum. En önemlisi Şaşırmıyorum. İhanet, yalan, vefasızlık, hoyratlık karşısında sadece ifadesiz duruyorum öylece. Yaptıklarımın altında farklı sebepler aradığında, konuşma gereği duymuyorum. Çıkar ilişkileri karşısında tepkisiz kalıyorum. Birini bulduğunda diğerinden kolayca vazgeçenlere alıştım artık. Sevgiyle koşup, kucaklayıp, koruyup kollayıp sonunda kötülükle yada saldırı ve kurguyla karşılaştığımda da şaşırmıyorum. Bir üstad "Sevgiyi bilmeyen yürek,sevgiyle karşılaştığında korkar. Çünkü bu duygunun onda karşılığı yoktur "demişti. Ne kadar acı. Siz sevmek,korumak, öğretmek, destek olmak için yola çıkarsınız, özellikle bu eylemi ücretsiz yaptığınızda bunun kıymeti bilinmez. Siz sevgiyle hareket ederken, birgün gelir yaptıklarınızın karşı tarafta nasıl algılandığına, kurgulandığına tanık olursunuz. Her defasında çekilmeye, mesafe koymaya çalışırısınız. Sonra kıyamazsınız. İşte hayatınızın ha
Kaplumbağa Sertliğime bakma dedi.Sarışın 35 yaşlarında bir adamdı. Pamuk gibi bir kalbi vardı. Ancak öfkelendiğinde kontrol edemiyor, kırıyor, bağırıyordu. Karşısındaki suçlar, empati yapmazdı. Yalanı yoktu ama. Kadın, elbise giymişti, ondan beş yaş büyüktü. İyi bir insandı, sakindi. Diyalog kurulabilirdi. Görüntüm yanıltmasın seni dedi. Aslında çok hassas ve duygusalım. Öfkem sert ,ama aldanma. Sevgim çok Uzun uzun konuştular. Dolunay onları izlemekteydi. Tıpkı dedi kadın,aynı kaplumbağa gibi. O da zararsız, yumşak olan içi korumak için dışa kabuk örer.Oysa çok yumuşaktır. Bazen kabuğu darbe alır, ama içini korur. Yaralar dışında kalır. Bakar ki darbe geliyor, hemen saklanır içeriye. Boynunu, ayaklarını, çeker içeri. İnsanlar gibi. Onların da bazılarının kalındır, serttir kabuğu. İçleri pamucuk. Bazı insanlarsa tam tersi, dışları yumuşak, içleri serttir. Yüzleri güler ama dilleri zehir ,zihinleri hastadır. Anlamazsınız yeterince tecrübeli değilseniz. Cana yakın davranırlar. En uf
Uzun boylu, kahverengi kısa saçlı, ince yapılı bir kadındı. Üzerinde Jean elbise, sırt çantası, bir spor çanta, mavi spor ayakkabıları vardı. Yüzünde bir gülümseme ile son anda bindi trene. Kompartmanı buldu. Uzun bir geziyi bu ,on günlük. O yüzden tek kişilik bu küçük odayı almıştı. Yerleşti.Trende bir tur attı ve istasyona gelene kadar yazmak istedi. Yazardı. Aşk romanları ve dergide gezi yazıları yazıyordu. Bir sonraki istasyonda indi. Fotoğraf çekti. 15 dakika içinde şöyle bir baktı çevresine, notlar aldı, yine girdi kompartmana. Yeni istasyona kadar biraz uyukladı. Sabah çok erken kalkmıştı. Yeni istasyonda yine indi, çevreyi inceledi, biraz sohbet etti insanlarla. Çocuklu bir aile ile tanıştı. Üç küçük çocuğu olan bu aile ile birlikte oturdu trene bindiğinde, çocuklarla oynadı biraz. Kompartmanına geri dönmeden önce çalışanlar ile tanıştı. Dışa dönük bir yapısı vardı. Kompartmana geri döndü. Diğer istasyonda yine indi, binerken önünden başında şapka, Jean pantolon, haki renkli bi
HoyraT İnsanoğlu hoyrat mı yaratılmış bilmiyorum ama benim tahammülüm yok onu biliyorum. Özellikle çöpten fare, denizden denizanası, küvetten karafatma kurtaran bir karaktere sahipken çok ağır geliyor davranışlar. Annem acıtıyor en çok, sınra sevdiklerim. Dönüşmem için dayattıkça hayat, ben iyi de kalmak için direniyorum. Çocukluğumdan beri yarattığım yalnız dünyama sızıp kanatıp gidiyorlar. Acımıyor artık canım, umurumda olmuyor, üzülüyorum sadece onlara kötü ve kaba oldukları için. Spora, taş boyamaya, yüzmeye, kendime sığınıyorum.  Çocuklar, iki küçük çocuğun saf sevgisi bana can oldu. İki küçük yavru sadece yürekleri ile gördüler beni, elimi tutmak için kavgaları özümü gördükleri içindi. Çok öğrendim, öğrettim bolca. Sarıldıklarında durdu dünya, ay güneşle el ele tutuştu. Hayata bir dolu hedef ,yeni hedef koyarak yeniden baktım. Doğurmak değil, o duyguyu hissetmek için koca bir yürek yetti.  Çok özleyeceğim ama sevmek onların mutluluğu için çaba sarfetmektir sahip olmak demek
SEVİŞMEK Sevişmenin de türleri vardır. Hadi canım oradan sadece sex var, sevişme ne ki bir de türü olsun diyenleri duyar gibiyim. O öyle değil işte, yanlış öğretmişler size. Sevişmek bir şölen, bir eğlence,bir parti. Sex çarpışan otomobiller ise sevişmek ahtapot. ;) Saatlerce süren bir eylem sevişmek. Uzattıkça uzatılması gereken bir oyun alanı. İçine her tür fantaziyi alan, ayıp,günah, yasak olmayan bir özgürlük alanı. Kırbaçtan, grup sevişmeye, öpüşmekten,,ısırmaya, yalamaktan tırnakları geçirmeye uzanan bir alan. Bazen kırmızı kurdele, bazen urgan, bazen ayak kelepçesi, jartiyer, papyon, şaplaklar. ..Bitmez yazmakla. İki tarafın, iki partnerin ortak oyun alanı.  Şimdi bu sevişmenin de türleri var. Bazen temeli sevgiye dayanır.Aşk yoktur, arzu bitmiştir, sevgi vardır bunun sonucu sevişmeyi doğurur. Uzun süreli ilişkilerde olduğu gibi.Arkadaşlık, sevişmek, sevgi,.Arzu temelli sevişme vardır bir de.Canınız çeker o insanı, düşünmekten alıkoyamazsınız kendinizi, sonucu bazen sevişme
Sana bir sır vereyim mi?Ama kimseye söylemek yok. Küçük gözlerine baktım. Söyle ,söylemem ben kimseye. Söz mü? SÖZ. Ben A ya çok aşığım ,deyiverdi. Beş yaşında bir kız çocuğundan bunu duymanın verdiği şaşkınlık ve mutlulukla gülümsedim. O da,sana aşık mı peki, diye sordum. Evet dedi.Sonra sohbet ettik biraz, evet aşıktı ona.Küçük başını dizime koyup uyudu. Saçlarını okşadım. Aşk, yaşın yok İşte aşk. Başka sırlarda paylaştı. Ablası da çok zeki ve akıllı. Ama biz bu ufaklıkla hayaller kurduk, daha fazla paylaştık birçok anı. Küçük başını; elini tutarken elime ve koluma bir dayayışı var ki dünya duruyor o anda. İlk kez dün 7 yaşında olanda başını koluma dayadı kurbağları ararken derede,elimi başına götürdüm hemen.Birgün aşkın resmini yaptı, eski ojeler ve boyayla. Akrilik boyayla tanıştılar, 5 ve 7 yaşındaki bu iki yavru. Korkularla yüzleştik, bana bir ara anne dedi ve  evlat sahibi olmanın nasıl olacağını hissettirdi, konuşmayı öğrendik, keşfettik bolca, oynadık, öğrendik, düşmenin d
Konuşamadık belki Anlatamadık, anlaşamadık  Yarım kaldık, taM olamadık  Anlaşılamadık,  Sınırları aştık  Ne olmuş yani, küçük bir yavruyu üzmeye değer mi
5 sene bu. Hergün bekledim içimde kavuşma anını, ona sarılıp uyumayı. Kimselere diyemedim. Unuttum. Bitti. Yok gitti. Diyemedim deliriyorum ona. Her haline, her mimiğine, her gülüşüne, giyinişine, yüzüklerine, saçına, gözüne, ellerine. .... Bayılıyorum adama. İçimde ne hayaller, keşfetme, uyuma, sevişme tabii,gülmek, okumak,sanat konuşmak. .Bekledim, yaklaştım, tam uzanacakken itti elimi, kaçtı, istemiyorum da demedi.Belli ki fiziksel bir çekimdi. Bir an göğsünde uyumak için verilir bir ömür. Saçında gezinmesi için parmaklarımın nasıl bir mucize olmalı ki. Yani erkek çok tıpkı kadın gibi. Ama bu başka bir bağ da ona gösteremredikten sonra.  Veda ettim. Özür dilerim dedim. Kimseye söylemeden instegrama gittim. İzledim, ekranın üzerinden saçını okşadım, bir iki yorum yaptım; kimse duymadı, kimse bilmedi. 1 kez dokunamadım, kahve içemedim 1 kez.  Bekledim. Gelmedi. Sevmedi İçimdeki umut bitti  Peki anlamı ne ki şimdi yaşamanın böyle bir hissi gerçekleştiremedikten sonra. Kavuşama
Bir Ödül Aldığımda Bir ödül alacağım biliyorum. En iyi yazar mı olur, en iy yönetmen mi, en iyi oyuncu mu, en iyi anne mi, en iyi iş kadını mı,en seksi kadın mı, en iyi sevgili mi, en iyi evlat mı, en iyi dost mu, en iyi insan mı yoksa bunların hepsi mi ;bilmiyorum. AA ödül alacağım onu biliyorum. İşte o ödülü aldığımda, o işe ait bir ödül olmayacak. Peki ne olacak?  "Bana bu ödülü verdiğiniz için teşekkür ederim. Hak ettim. Gördüğünüz için teşekkür ederim. Çünkü hak ettim. Açlıkla mücadele ederken vazgeçmememin karşılığı bu ödül. Soğuktan uyuyamadığım gecelerin karşılığı. 10 kuruş olmadan geçirdiğim günlerin, su içerek midemi şişirdiğim yılların karşılığı. Hastalıkları yenmemin ikramiyesi bu.5 yıl karasevda olup eline dokunamadan çocuk masumiyeti ile sevmemin karşılığı. Okumamın, iyide kalmak için verdiğim mücadelenin, hayatın her anında duyduğum çocukça hetecanın, dostlarıma sırtımı dönmememin, hayallerimin, azmimin, çalışmamın, uykusuz geçen yıllarımın, ölenlerimin kalanları
Elma Gibi Elmanın farkınızda olmaması gibi karşılıksız aşk.Elma ben seni çok seviyorum. Bu kadarrr. Manyak mısın kardeşim bana ne bundan. ... Elma o sırada içindeki kurtla uğraşmakla meşguldür belki. Yada kabuğunu parlatmakla. Yanındaki yeşil elmaya bakıp iç çekmele, ne kadar da güzelsin diye. Amasya elmasına aşık olmakla. Siz kendinizi parçalarken seni seviyorum diye, elmanın işi başından aşkındır. Farkınızda bile değildir. Siz ölün, haberi olmaz. Özetle ....Karşılıksız Aşk
Hareket halindeki bir otobüsün peşinden koşmak gibidir Karşılıksız Aşk. ... Durur, koşarsınız, yakaladığınızı zannettiğinizde yine hareket eder. Bazen ulaşır, adımınızı binebilecekmiş gibi atar, siz binemeden hareket ettiğinden canınız yanar. Kapıda sıkışırsınız bazen. Bazen inenler çarpar geçerler size bazen öfke, bazen neşeyle. Binenleri görürsünüz uzaktan, iç çeker hüzünlenirsiniz. Merak edersiniz otobüsün içini, koltuklarını, camlarını, rengini, büyüklüğünü, eksikliklerini, fazlalıklarını; onunla ulaşacağınız şehirleri, köyleri, ülkeleri yada hiç gitmeyeceğiniz yerleri. Tek yolu vardır öğrenmenizin, binmek. Ama otobüs ısrarlı ve kararlıdır:Sizi içine almayacaktır. Hah yakaladım dediğiniz bir anda öyle şiddetle uzaklaşır ki yanınızdan oturur ağlarsınız, kırılan kalbinizdir bu kez. Onu ikna edeceksinizdir, birlikte yapacağınız yolculuğun keyifli olacağına ama dinlemeye ve ikna olmaya yoktur ki niyeti. O bu deneyimi isteyip istemediğini bilmiyordur, sormamıştır kendine, reddetmek ko
Gidilmeli ,gidilebilmeli. ... Yazar ve gazeteci M.C çok iyi ifade etmiş. Kovulmaya gerek yok. Gitmeyi bilmeli.  Sonuna kadar kalmak için direnenlerdenim ben. Çok bedel ödeyerek üstelik. Bir iş için, o işte başarıyı yakalamak için 30 sene verdim, emek,gözyaşı, açlık, direnç, yokluk, yalnızlık. Sonuç :Elimde Jalan kendime saygım dışında hiçbirşey.  Aile işi için de yaptım bunu. Tüm ömrümü, hayatımdan çalarak, maddi ve manevi sıkılarak tuttum elimde çok faktörü.  Sevda,ya sevda. Gurursuzca, çocukça, ayaklarımda terliklerim, ellerimde sevgim, kocaman kalbim, tutkum, arzum, tüm dostluğum, saygım ve yüreklendirmelerim,olabildiğince dişiliğim ile durdum erkeklerin yanında.  Karasevdam. Son hoyratlığı ondan görmeye devam ederek anlıyorum ki ben kendim gibi zannederek insanları, en büyük hataları yapmışım ömrüm boyunca. Ayağına taş ilişmesin diye uyardıklarım, o naifliği görmemişler bile..Ben patlatılan balonlarım elimde, içimdeki çocuk salya sümük ağlarken kalmışım tüm çaresizliğim, ş
Tutkulusun  Hiç böyle bir sebepten dolayı reddedildiğiniz oldu mu?  Benim oldu; o kocaman kalbi, pamuk gibi tertemiz bir insanı, her durumda iyide kalanı, içi çocuk olanı ,sevgimi, sevdamı görmeyen oldu.  Peki olur mu tutkusu olmayan insan. Başka bir deyişle tutkusuz olur mu insan. Yada insan mıdır tutkusuz olan...Uzar gider sorular da cevap ne olur peki.  Tutkuyla yapılan bir hobi nasıl muazzam eserler çıkarır ortaya bilinir. Tutkuyla yapılan bir iş nadıl da keyif verir ve ne kadar da başarılı olur onu yapan. Ağaca, doğaya,taşa,denize ,midye kabuğuna, müziğe, sinemaya duyulur bazen tutku. Şiire tutkuyla bağlanır aşık. Ve o aşık sevdasına tüm tutkusuyla sadıktır aynı zamanda. Bir enstrüman çalan tutkuludur arkadaşına, bestelerine, sözlerine. Yazar tutkuyla yazar oyunlarını, kitaplarını, öykülerini. Sporcu gözünü tutkuyla açar sabah yaptığı sporla kavuşacak olmanın verdiği heyecanla. Aşçı, yemeklerine tutkuyla katar kimyonu, kekiği. Bir doktor, çöpçü, avukat tutkuyla yapmazlarsa
Yorgundu. Belliydi her halinden yorgun olduğu. Bir apartmana girdi, çıktı, bir diğerine. .Aynı yöne gidiyordum uzaktan gördüğümde onu..Çıktı, başka bir apartmana, kapıdan döndü, kendi kendine yanlış girdik derken bana doğru gülümsedi. Sevimli, uzun boylu,kilolu, nazik, ak pak yüzlü bir adamdı. Ben de gülümsedim. Mesleğiniz çok keyifli, çocukken beklerdim sizlerin getireceği mektupları, yılbaşı kartlarıma verilecek cevapları, kapı her çaldığında heyecanla koşardım, Hürriyet Çocuk yada Milliyet Çocuk Dergisi mi ? ,kart mı,?,mektup mu diye. Nasıl da alırdım sevinçle postacının uzattığı zarfı, büyüdükçe aşk mektupları eklendi onlara, askere giden ilk erkek arkadaşımın mektupları, yolda görüp beğenip aşık olanların, tutkuyla bağlı olanların mektupları.Ne büyük heyecan ve ne kadar umutlu günlerdi. Kalbim yerinden çıkardı bazen, biraz ego,hafif özgüven, biraz tevazu, bazen karşılık veremememin üzüntüsü, hafif güven, çoklukla mutluluk. Okunur, bir daha okunur o mektuplar; saklanır hepsi. O kar

ÇoCuk

Ne masum ne güzel bir varlık çocuk. Büyüyüp insan olana kadar sevginin en güzel halini verip aldığınız şu küçük canlıdan söz ediyorum. Hayvanlar ve çocuklar çok benzer şu sevgi konusunda. İkiside saf ve masum sevgiye sahipler ne de olsa. Keşfetmekten inanılmaz bir keyif alıyorlar tartışmasız. Sizin görmediğiniz pek çok cismi görürler. Algıları açıktır, zihinleri almaya açık.Tüm vereceklerinizi insan olmalarından önce vermeniz gerek, sıfır altı yaş arasında. Dinlerseniz öğreneceğiniz çok şey var aslında.Aile içi şiddete maruz kalan çocuklar travmalı büyür ve ruhlarında bir yerde saklarlar onları ta ki yüzleşene kadar duygularıyla. Bazen de çözdüm zannederler ama ne mümkün.  Küçücük bir elin elinizde olması kadar mutlu eden bir duygu daha olamaz insanı. Çocuk istememek bazı durum, şart ve ruh hallerinde mümkün olmakla birlikte, çocuğun varlığı ve sevgisi tarif edilemez bir duygudur. Öğretir size, onunla bazen çocuk, bazen yetişkin olur, korkularınızı, takıntılarınızı yenersiniz, .Göğüs
Biz kimde ne kadarız, kim bizde ne kadar? Çokuzdur bazen birinde, azdır o biri bizde. Biz azızdır birinde, o biri devasadır bizde. Az olduğumuzda çoğalır, çok olduğumuzda azalırız. Çok olan bize azalır, az olansa çoğalır. Bazen aynıyızdır birbirimizde, bazen hiç yokuzdur.  Biraz bakmak gerek ve görmek; kim bizde ne kadar, biz kimde ne kadarız. Her zaman değişiktir hayat, bir anda değişir herşey. Çok olduğumuzu düşündüğümüz birinde, bir bakarız ki hiç yokmuşuz aslında. Onda olduğunu düşündüğümüz yerde değilmişiz. Bambaşka bir yerde imiş yerimiz. Anlarız. O gerçek bazen sözel bazense görsel olarak çıkar karşımıza. Bizde çok olanda azalır zamanla, söyleyemeyiz sıklıkla kırmamak için, belli etme gayreti içinde uğraşır dururuz anlasın diye. Anlar karşımızdaki, üzülür, üzüldü diye üzülür, öyle değil deyiveririz. Sen bende azalmadın, seninle alakası yok, işim çok; )Tanıdık geliyor mu bunlar. ? 😊 Hiç kalmadığımızda olur bir dostun, sevgilinin yüreğinde, aslında hiç olmamışızdır zaten .B
Hayal olmazsa, kırıklığı da olmaz.  Kimbilir kaç kere hayal kurdunuz. Belki çok güzel bir araba istediniz, belki bir cep telefonu. Mağazada gördüğünüz takım elbise ne kadar da güzeldi. Ya o topuklu ayakkabıya ne demeli, kırmızı elbisenizin tamamlayıcısı olacak olan o ayakkabı. Kravat muazzamdı yalnız, etek ise elegan. O ruju almanız gerekiyordu mutlaka, tam istediğiniz gibiydi. Play station oyunu yeni çıkmış, beklediğiniz gibi .Saç tokası nasıl, ya o yüzük. Takım elbisenizin içine uyar o gömlek, kazak da akşam arkadaşlarınızla erkek erkeğe çıktığınızda sizi kurtarır. Ah o ev ,o ev tam da aradığınız gibi, her şeyiyle sizi yansıtıyor. Eşinize kaptırdınız arabayı, ertelediğiniz motor için vakit geldi, bahanede hazır, araba sende. Birlikte çıkmak istediğiniz tatilde erken rezervasyon varmış. Yuppppiiii.Yatak nasıl, sizin ki eskimişti; üstelik bu iki kişilik ,hayatınıza çağırdığınız partner için de yer var. Her zaman tek başınıza çıktığınız seyahatlerinize uygun bir sırt çantası değil mi o
Eskiden dedi annem,açken biz kimse tok yatmazdı mahallede, onlarda pişerdi bize gelirdi. A..abla yakardı banyoyu hepimiz sırayla girerdik.S ben sinemaya gidemezdim ay başı olur, o izler filmi gelir ,sahne sahne anlatırdı. Erkek arkadaş hikayesinden çok da dayak yedim, zaten oğlanları beğenmezdim.Aşık Veysel gelmişti festivale, Yıldız Kenter'in elinden ödül aldım. Karşı komşumuz S'nin annesi yemek getirirdi. Boyacıydı ya babam evi yapmıştı ama damı akardı. Eskiden, aileden daha aile idi komşular. Bir evde pişer, diğerlerine dağıtılırdı.Tüm mahallenin kızları, anneme gelirdi çünkü o kurdele yapmayı biliyordu saçlara. Bavam gelip annemi dövmesin diye, E (kardeşi)uyumazdı. Eskiden fakirlik vardı, ama mutluyduk biz. S teyze de ekledi, sobayı yakardı babam, hepimiz çıkardık banyodan, yan yana yer yatağına yatardık. Evde yapardık yiyecekleri. Açtık dedi annem,18 yaşında bankada başladım çalışmaya. 90 60 90 ,amerikan aktristi gibi kadın  yaşlanmıştı işte. Biz dedi hâlâ dostuz, seninkil
Uzun zamandır görmemişlerdi birbirlerini, sadece telefonda konuşmuşlar, yazışmışlardı.Havaalanına Carol 'ı karşılamaya gitti Henry. Carol'I görünce yüzünde tatlı bir gülümseme oldu adamın. Carol dağınık toplanmış ve bir fular bağladığı saçları,mavi jeani,üstünde minik montu ve spor ayakkabıları ile enerjik ve genç görünümlü, 38  ,40 yaşlarında bir kadındı.Newyork 'ta yaşıyor ve dergilere hikayeler, yazılar yazıyor, keyif için modellik yapıyor, seyahat ediyordu. Henry ise yeşil renkli ceketi ve gri pantolonu ile çok karizmatikti. Mimardı, özel tasarımları vardı, merdivenler tam bir sanat eseri oluyordu sayesinde; evlerse tablolardaki gibi oluyordu. Yaratıcılığının tartışılması imkansızdı . Sarıldılar, kahkahalar atarak, nasılsın, uzun zaman oldu görüşmeyeli, cümleleri eşliğinde . -Aç mısın diye sordu Henry.  -Uçakta atıştırdım.  -Eve geçelim mi? Yoksa dışarıda bir kadeh şarap içmek ister misin? Özlemişsindir Londra 'yı.  -Çok özledim,olur bir kadeh sonra eve ge
Robotlar. .. Düşünsenize, manava gidiyorsunuz, iki kilo elma,bir kilo portakal alacaksınız. Yaklaştınız tezgaha, nasıktın ız, merhaba dediniz, teşekkür ederim, isteğiniz nedir dedi, havadan, hayat pahalılığından söz etmek istediniz; o çoktan tartmış istediklerinizi, tutarını söylemekle meşgul aldıklarınızın. Akşam sinemaya gittiniz, her zaman gittiğiniz sinema, öğretmen olan ve iş bulamayan, bu nedenle gişede çalışan arkadaşlar yok, yerlerinde robotlar, hangi filme gelmiştiniz diye soruyorlar, siz hava çok güzel diyorsunuz, soruyu tekrar ediyor robot, Hangi filme gelmiştiniz? Filmi söylüyor, sohbet edip, diyalog kurmaya çalışıyorsunuz, diğer soru geliyor, hangi seans, siz yine oralı olmayıp birkaç kelime söyleyecek oluyorsunuz ki robot ısrarcı; ))-Hangi seans...Çaresiz veriyorsunuz cevabınızı, alıyorsunuz biletinizi, izliyorsunuz filminizi,çıkıp koyuluyorsunuz evinizin yoluna,her zaman ki bakkal Ahmet Bey yok artık orada, terzi Musa Abi yok, çiçekçi Mert,restorandaki genç çocuk yok.R
HAKLISIN! HAK ETTİM.. Sevgimi, saygımı bırakmadığım için,4 yıl karasevda olduğum için,sevilmeden sevdiğim için, sen başkalarıyla mutluyken senin adına mutlu olduğum için, tarzımı, Çizgimi, duruşumu, tavrımı koruduğum için, uzaktan takip edip seninle gülümsediğim için, sevmekten vazgeçmeyip, beklentisiz sevdiğim için, üzüldüğünde üzüldüğüm, üşüdüğünde üşüdüğüm, yorulduğunda yorulduğum, iacıktığında acıktığım için, 4 sene bir kez bile sana dokunamadan hergün seninle sevişir gibi kendimle seviştiğim için,arzulamadığım kadar bir erkeği seni arzuladığım için, dünyanın en güzel gülüşüne sahip olduğunu söyleyip, yurtdışında çalışmayı hak ettiğini sana ilmek ilmek işlediğim için, her gece yatağımda; kanepemde sana yer açıp başkasıyla uyumanı dert  etmediğim için, gözlerinde kaybolmaya izin vermediğin halde sevdiğim, göğsünde bir kez yatmama müsade etmediğin halde gönül koymadığım için, özlemekten çıldırdığım ve bunu belli etmeden davrandığım için  Sevdiğim sadece sevdiğim için hak ettim. 
HAK ETMEDİM Çizgimi, duruşumu,tarzımı, tavrımı muhafaza ettim. Aşkımı, sevdamı, sevgimi, saygımı muhafaza ettim.  Zekası, aklımı, psikolojimi,ruh sağlığını muhafaza ettim.  Coşkumu, tutkumu, arzımu, çocukluğumu, yaşama olan bağlılığımı muhafaza ettim.  Hak etmedim. Hoyratlığı, kabalığı, saygısızlığı, sevgisizliği, ignore edilmeyi, yani yok sayılmayı, bencilliği, aşksızlığı hak etmedim.  Yalnızlığı, açlığı, parasızlığı, işsizliği, mahrumiyeti, mahcubiyeti  ,ağrıyı, sızıyı hak etmedim.  Aşkları, pamuklara sarılmayı, huzuru, ekonomik özgürlüğü, başarıyı, bol kazancı,kariyeri, saşkı,dünya seyahatini, tiyatroyu, yazmayı, sevgiyi, saygıyı hak ettim.  İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüklerinin bir anlamı yok.İnanmayabilirler, güvenmeyebilirler, sevmeyebilirler, korkabilieler ,hoyrat davranabilir, yok sayabililer,..... Ne fark eder ki önemli olan sizsiniz. Sizin kendiniz hakkındaki fikirleriniz. Eğer siz kendinizden eminseniz onların ne düşündüğü yada size nasıl davrandığ
Sahip olmadıklarını ister insan. O çok beğendiği aklının kaldığı kırmızı pabucu mesela. Yeni ve son çıkan cep telefonunu. Play station oyununu. Yeşil kanapeyi yada çamaşır makinesini. O çok arzuladığı adamı, onunla sevişmeyi, konuşmayı, seyahati. Koklamaya kıyamadığı kadını, öpmeye doyamadığı bebeği. Mor çantayı, sarı yeleği, şu çok pahalı gözlüğü, antrasit rengi çorabı, düğmeli uzun eteği, kravatı, o mağazadaki takım elbiseyi, Levis 501 i,üstü açık spor arabayı, koyu kırmızı o ruju, makosen ayakkabıları, şu şık klübü, Beşiktaş üyeliğini, Fenerbahçe galibiyetini, Galatasaray formasını, kaslarını şişirmeyi, köpeğini genç kızların sevmesini, egzotik bir ülkede tatili, karavanla seyahat etmeyi, müzelerde fotoğraf çektirmeyi, yurt dışında yaşamayı, hayalindeki kadınla uyumayı, ,sevdalara karşılıklı koşmayı, o dağa tırmanmayı, bu denizde yüzmeyi ,... Bilmediği ne varsa ona özenir, onu arzular, onu bekler insan.  Hayallerinizden sakın vazgeçmeyin. 
Gün Doğumu  Gecenin gündüzüne ve güneşine kavuşması muazzam bir şölene dönüşür. Karanlıktır önce, sonra Yavaş yavaş aydınlık gelmeye başlar. O sırada kuşlar uyanmışlar ve danslarına başlamışlardır. Geniş bir bölgede tek vücut olmuşçasına sağdan sola,aşağıdan yukarıya ahenkli, keyifli ve hızlı gökyüzünü renklendirmeye çalışırlar.  Garip bir kızıllık olur bu esnada, kızılın, kırmızının her tonu belirir gökyüzünde. Çok cömerttir doğa, renklere boyar gökyüzünü bir ressamın tuvalinde yarattığı türden bir coşkudur bu.Kargalar ve martılar, kırlangıçlar kadar profesyonel bir dans gösterisi sunmasalar bile, onlarda ortak olurlar törene, kuvvetli çığlıklar atarlar var güçleriyle. Renkler daha da kırmızı ve koyudur artık, çok cömerttir doğa. Sonra, sadece bir an sonra. .kırmızılar yok olmaya başlar, sakinleşir tüm kuşlar, aydınlık başlamıştır iyice, beklenen geliyordur derinden. Önce gözleri, sonra burcu, ağzı, çenesi ve başında tacıyla bir kral edası ve ihtişamıyla görünür Güneş ufuktan ve ta
Hiç vicdansız olmadım hayatta. Her zaman kocamandı kalbim. Bazen yardım edemediğimde sabaha kadar uyumadığım çokçadır. Bir hayvana,yolda gördüğüm bir çocuğa, çiçek satan yaşlı kadına, arkadaşıma, dostuma, koşamadığımda içimde dinmeyen bir acı olur.Yetememenin verdiği acı tarifi imkansız boyuttadır.  Bense acım olduğunda, açsam ,uykusuzsam; sorunumu paylaşmayı sevmem. Sürünerekte olsa kendim halletmeye çalışırım. Bazılarında annem,yada 25 senelik o adam olur ama çoğunda sadece ben.Hallederim ve bunun verdiği güç tarif edilemez. Hatta düşünürüm zoru mu seviyorum diye, cevabım evet olur.Son aylarda kolay istiyorum artık o başka tabii. İşin,paranın, aşkın kolayını.  Dedim ya sorunumu anlatmayı sevmem diye.Çocukkende böyleydim. Annemle babam anlasınlar isterdim. Talepkâr olmadım, olamam. İsterdim ki yüzümden anlasınlar kaleme ihtiyacım olduğunu,kalem kutumun bozulduğunu,silgimin ufaldığını ,yakamın krem rengine döndüğünü, ayakkabımın eskidiğini, mendilimin kirlendiğini, önlüğümün yıprand
Çınar Ağacı 1000 yıl yaşadıkları söyleniyor. . Çok yakın dostlarımdan biri. İyi ve güçlü bir kadın. Mızmızlandığını görmedim birgün. Hastalandı .Girdik kol kola, gittik doktoruma, Hayati tehlike yok ama süreç çok da kolay değil, karnımı doyurdu, çocuk gibi;çocukken olmadığı kadar güvende hissettim kendimi. Kahve, çay,pasta. .Sonra taktım koluma, başladık Beyoğluna doğru yürümeye, yolda çevreye bakıyoruz ikimizde, ikimizde doğa aşığı, gördük bir çınar ağacı, heybetli bakıyor bize korkmayın der gibi,üstünde üç yeşil yaprak farkettim aynı anda, birimiz başladık üç yaprak direnen, o tamamladı üstelik yeşil,ve son cümle benden :Biziz o yeşil yapraklar, yağmura, kara, soğuğa rağmen, rüzgara rağmen yeşil kalan, kalmaya çalışan,biziz. Söz verdik hemen oracıkta birbirimize, iyi de kalacağız, ben para akışını sağlayacağım hayatıma ve o da iyi olacak, önce kendine bakacak, içine atmayacak. .. Çınar ağacı gibi olan tüm dostlara. ..
Bu şehirde nefes almanın en iyi yönlerinden biri, senin de aynı şehirde olman.  Öyle değil mi? Mutlaka söylediniz bu cümleyi, annenize, aşkınıza, sevdalınıza, dostunuza, sevgilinize, öğretmeninize, arkadaşınıza. .Ben de az da olsa söyledim. Bu mektup yine ona. . Senin Aşkınla başladım yazmaya. Çocukken de yazardım, ama içimdeki yazar kadın karasevda nedeniyle çıktı geldi hayatıma. Senin gibi ona da hoşgeldin dedim.İlk kez bana çok benzediğini düşündüğüm biri vardı karşımda. Onu sevdikçe daha çok sevdim kendimi. Bilirdim, aşklarını, anlatırdın. Ona rağmen sevmeye devam ettim seni. Hiç yük olmadım. 50 kuruşla devam ettim günlerce aç kaldım çıkmadı sesim. İstemedim  aramadım. Sen başkalarına açtın belki kapını,yine de sevdim. Sonra gittim sessizce.  Şimdi İstanbul dan ayrılmak zorundayım. Suyu akmayan, soğuk bir eve gitmek, aynı filmi tekrar görmek, güçlüsün demesin artık kimse, çünkü insanım, hakediyorum ben de fazlasıyla ilgiyi, sevgiyi ,pamuklara sarılmayı. Seni sevdikçe, kendimi