Uzun zamandır görmemişlerdi birbirlerini, sadece telefonda konuşmuşlar, yazışmışlardı.Havaalanına Carol 'ı karşılamaya gitti Henry. Carol'I görünce yüzünde tatlı bir gülümseme oldu adamın. Carol dağınık toplanmış ve bir fular bağladığı saçları,mavi jeani,üstünde minik montu ve spor ayakkabıları ile enerjik ve genç görünümlü, 38  ,40 yaşlarında bir kadındı.Newyork 'ta yaşıyor ve dergilere hikayeler, yazılar yazıyor, keyif için modellik yapıyor, seyahat ediyordu. Henry ise yeşil renkli ceketi ve gri pantolonu ile çok karizmatikti. Mimardı, özel tasarımları vardı, merdivenler tam bir sanat eseri oluyordu sayesinde; evlerse tablolardaki gibi oluyordu. Yaratıcılığının tartışılması imkansızdı .
Sarıldılar, kahkahalar atarak, nasılsın, uzun zaman oldu görüşmeyeli, cümleleri eşliğinde .
-Aç mısın diye sordu Henry. 
-Uçakta atıştırdım. 
-Eve geçelim mi? Yoksa dışarıda bir kadeh şarap içmek ister misin? Özlemişsindir Londra 'yı. 
-Çok özledim,olur bir kadeh sonra eve geçeriz. 
-Anlaştık 
Şehirdeki popüler mekanlardan birine gittiler. Henry sustu, Carol konuştu, sonra yer değiştirdiler, ardından birlikte konuşup güldüler, anlatacak, anımsanacak, hatırlanacak, gülünecek o kadar çok konuları vardı ki.Çok uzun zamandır arkadaş olan bu iki insan birbirlerini tamamlar gibiydiler. Konuşmalarından sevgili olmadıkları, birbirlerine sürekli ilişkilerinden bahsettikleri, aralarında bir iki öpüşme ve sarılma dışında birşey olmadığı, ancak  aralarında derin bir bağ, sevgi ve saygının olduğu anlaşılmaktaydı. 
Bardan kalkıp Henry'nin evine doğru yola çıktılar. Ev bara çokta uzak değildi, kısa sürede ulaştılar. Burası bir mimarın olduğu belli olan bir evdi, değişik tasarımlar olan, çok farklı dizayn edilmiş, sıradışı denebilecek nitelikte ,yaratıcı zekâ ürünü bir yerdi. Mor ve turkuaz başrollerde, sarı ve  yeşil aralarda .İki yatak odası, muazzam yatak başları, büyük bir salon, büyük bir banyo, dolap odası, spor studyosu. Keyifli, elagan, şık,değişik. Herşey vardı evde, minimalist bir tasarımı, biraz farklı bir obje tamamlıyordu. Carol bu evi çok seviyordu. Huzur var diyordu, evinde huzur var. 
Henry Carol'I odasına yerleştirdi. Kocaman bir yatak vardı odada, turkuaz yatak örtüsü ve çarşafları olan. Saks mavisi kanape yatağın tam karşısına, cam kenarına konulmuştu. Bir pikap vardı kanapenin yanındaki antika sehpanın üzerinde .Üstünü değiştirdi, şöminenin ateşine baktı, pikaba Aretha Franklin'in bir plağını yerleştirdi, bir battaniye aldı üzerine, kanapeye uzandı ve notlar almaya başladı defterine, müzik ve Odun çıtırdıları ile birlikte. Notları bitince kalktı ve yatağa attı kendini, Aretha Franklin'in muazzam sesi eşliğinde uyuyakaldı. 
Sabah uyandı, kocaman bir gülümsemeyle, üstüne yeşil uzun kollu bir elbise giydi,bacağına gri bir çorap,yeşil tonlarda bir spor ayakkabı, hızlıca indi aşağıya, Henry kahvaltıyı hazırlamış, kahveyi demlemişti, üzerinde mavi gömlek, siyah dar bir Jean, mavi ayakkabılar vardı, oldukça fit olan bu adam, çok da çekiciydi sabahın bu saatinde.Günaydın dedi Carol, İyi uyudun mu diye karşılık verdi Henry. 

Uzun zamandır uyumadığım kadar iyi. ..
Sen şimdi önce kahve dersin diye soru yöneltti âdeta Henry, gülümsedi Carol. Masada güldüler, konuştular, o gün gidecekleri yerlerin programını verdi Henry, doluydu günleri. .Heyecanla anlatıyor, Carol da bu heyecana ortak oluyordu. Kahvaltıdan sonra çıktılar, mart ayıydı ve soğuktu Londra. Müzeler, cafeler,sergiler, park. ..Gün boyu keşfettiler ve yorulmadılar, eve dönüp akşamki müzikal için hazırlanıp, yeniden çıktılar, akşam yemeği ardından müzikal. Olağanüstü bir sanat eseri ve showdu izledikleri, yüzlerinde coşkuyla çıktılar Ve evlerinin yolunu tuttular. 
Ertesi gün Carol bir dergiyle görüşmeye gitti. Henry de iç tasarımını bitirmek üzere olduğu bir eve uğradı. Akşama doğru buluşup, günü değerlendirdiler, birbirlerine fikirlerini söylediler, kararlarını sesli gözden geçirdiler, eve gidip sinema gecesinde klasik bir  film ile Romantizmin büyüsüne kapıldılar, birbirlerini okşadılar Ve sarılarak bir süre uyudular, sonra herkes yatağına doğru yola çıktı. 
Sabah yine kahkahalı bir kahvaltı, sonra spor ve çevredeki kasabalar, akşam bu kez tiyatro, harikulade bir oyunculuk şöleni ve ev. .
Ertesi gün dergi ziyareti, ardından Henry 'nin  yaptığı eve birlikte gidilmesi, gece dans. Uzun zamandır dansa gitmiyordu ikiside çok eğlendiler, güldüler, dansettiler, pistten hiç inmediler, geç bir saatte ulaştılar evlerine. İçeri girdiklerinde Henry kahve ister misin diye sordu olur dedi Carol, elinde çikolata ve kahveyle gelen adamın yüzünde tatlı bir gülümseme oldu. O adam dedi,clubdaki çok ilgiliydi seninle, hafif bir serzeniş ve kıskançlık içeren soru Carol 'ı gülümsetti. Farkında değilim derken, çocuksu muzur ifadesi yerleşti yüzüne, bir süre sustular 
Carol bir anda Henry 'i öptü. Tutkulu ve şehvetli bir öpüştü bu, Henry karşılık verdi. Henry boynuna indi Carol'ın ve elinden tutarak, odasına çıkardı. Tutkulu ve güçlü sürüklenişe karşı koymadı Carol, odadan içeri girdiler, Henry, yatağa yatırdı Carol'ı, öpmeye başladı müthiş bir arzuyla, bir eli kadının kalçasına indi, elbisesinin eteğini yukarıya kaldırdı, sonra bir anda yüzüstü çevirdi Carol 'I siyah elbisesinin fermuarını açtı, elbiseyi aşağıya çekti, omuzlarından tutup, siyah iç çamaşırlarıyla yüzüstü yatan kadının kulağına fısıldadı, üstündeyken, oynamak ister misin? Carol, hızlı nefes alıp verişleri arasında güçlükle, Evet diyebildi. Henry yatağın yanındaki çekmeceden  ik kelepçe ve bir kırbaç çıkardı. Pantolonunu indirdi, Carol yüzüstü yatıyor, teslimiyet içinde yaşayacaklarını bekliyordu. Henry, iki kelepçeyi Carol a ve yatağın başına taktı, gömleğinin düğmelerini açtı, kadının sırtında dudakları ile gezinmeye başladı, eli poposunun üstünde teğet geçer şekildeydi, bu Carol'ı daha çok heyecanlandırıyordu, ufak bir şaplak attı poposuna, ıhh dedi Carol, sonra öpmeye devam ederek bir tane daha. ..Yavaştı Henry ve gücü elinde tutuyordu, sütyeninin arkasını özenle açtı, sırtını, belinin altını öpmeye devam etti, nefes alış verişleri değişti kadının, ufak ısırıklar eşlik etti öpüşlere, ardından eline kamçıyı aldı, ve acırsa dur de diye bildirdi Carol 'a .Başını salladı, onaylarcasına. Ayağa kalktı yatağın yanında ve Carol 'ın kalçasına bir kırbaç ,sonra, bir tane daha,acı ve gülümseme ifadelerini yüzünde kollayarak vurmaya başladı. Kelepçeli elleri ile tam bir teslimiyet yaşıyordu kadın. Kelepçeyi çıkardı, kollarını arkada birleştirdi, ve öyle taktı yeniden, bir çimdik attı poposuna ve iç çamaşırını, sıyırıp çıkardı kalçasından, dogy pozisyonuna getirdi Corol 'I ve sadece az anal sekse yöneldi, bu tahrik ediciydi iki taraf içinde, bir süre sonra, kelepçeyi çıkarıp, kadını sırtüstü yatırdı ve kelepçeyi yatak başına taktı, yavaşça mahremine girdi Carol'ın, ;önce yavaş, sonra sert ve ritmik hareketlerle bütünleştiler. Çok keyif aldı her ikiside. Daha sonra, Carol'ı yan çevirdi, ve birazda böyle devam ettiler. ...Kelepçe sadece tek bilekte ve ucu bir yere takılı olmadan duruyordu, saçını kuvvetlice çekiyordu Henry ve Carol için bu çok tahrik ediciydi. 
Uzun saatler sevişip, birlikte uyudular, sadece birkaç saat. 
Ertesi geceler ve günler de devam etti böyle bir ay boyunca, ve dönüş vakti geldi bir anda. ..


Comments

Popular posts from this blog

Yara