Posts

Showing posts from August 23, 2020

BİR ZAMANLAR

Aşk vardı bir zamanlar Sevdalar vardı Küf kokan evler  Sokakta misket oynayan çocuklar  Naftalin kokan sandıklar  Bez bebekleri başucuna koyan bebekler vardı Sevgiler vardı Bir konakta yaşayan kalabalık aileler  Bir tencereden yerken aile olan yabancılar vardı Radyo tiyatroları  Pikaplar  Plaklar vardı Mektuplar yazan aşıklar  Bayramda kart atan çocuklar vardı Pazenler yemeniler  Şilebezleri Şalvarlar  Patikler vardı Mendiller vardı bayramda verilen Hulahoplar Frizbiler  Kasetler  Somyalar, yün yorganlar  Bilyeler, boncuk bebekler  Işıldaklı oyuncaklar  Mikey'li pantolonlar  Vatkalı ceketler ,elbiseler vardı Muppet Show, Dr Kimble ,Dallas,Sarı Gül vardı Siyah beyazdı filmler  John Wayne, Audrey Hepburn, Clark Gable, Marilyn Monroe,JAMES Stewart, Gene Kelly, Deborah Kerr, Jerry Lewis vardı  Daha kimler neler vardı biliyorum  Yoktu; Vicdansızlık, bencillik, kötülük, sadizim, cinayet yoktu. Yoktu!! Hayattın kendisi vardı.
DENİZ KESTANESİNE ÖZÜR DİLERİM DENİZ KESTANESİ Koca denizde yer kalmamış gibi gelip üstüme bastın dediğini duyar gibiyim. Seni öldürüp yiyorlarmış. Ben vejeteryanım ama, sana zarar vermeyi hiç istemedim. Sadece çok seviyorum denizi ve yüzmeyi hepsi bu. Orada olduğunu bilmiyordum ki.  Kusura bakma ama dikenlerin çok sert, bazı insanların tavır ve sözleri gibi. Ateş yaptı, üşüme. Çok da ızdırabım var. Ayağıma hiç basamıyorum o kadar yani. Senin de canın yandı mı peki üstüne bastığımda. Hani birine bir cümle söylersin, o sana söyler. Bazen tokat atarlar birbirlerine. Ne korkunç. Kasıtlı bilerek. Oysa biz seninle birbirimizi hiç acıtmak istemedik ki. Yine bazı insanlar gibi. Birbirlerine dokunmaya kıyamayan insanlar gibi. Ben senin sınırına girdim, bilemedim. Sende dikenini bana ödünç verdin. Canını bilemeden yaktıysam Özür dilerim Deniz Kestanesi Hayatımızdaki tüm deniz kestanelerine itafen 
BİR DİKENLE YAŞAMAK Keşfetmek hayatımın temel noktası. Bir yere seyahat ettiğimde uzanıp otelde yatmam; dağ tepe bayır koşturur dururum. Yeni denizler, müzeler, tepeler, insanlar, aşklar, tiyatrolar keşif alanımın içinde yer alır. Bu büyük haz verir bana.  Yine böyle bir deniz keşfi sırasında iki öğretim oldu. Yanında yola çıktığın insan seni denizin ortasında bırakabilir. İkincisi ise bir dikenle hatta on dikenle yaşamak gerçekten çok meşakkatli.  Bir  denizi bir arkadaşla keşfediyorduk .Bana ilgisi olduğunu belli eden bir arkadaştı. Bir anda ayağımda çok şiddetli bir acı hissettim. Kan içinde kaldı diye düşünüyordum ama kan yoktu. Görünüşte hiçbirşey yoktu ama ayağım ağırdı.Yüzemedim.Bu halde yanımdaki beni bırakıp yola koyulmuştu. Ben de muazzam sporcu gücümle yolu tamamladım.  ;) İlerleyen günlerde ayağımda 10 yada fazla diken olduğunu farkettim. Bir canlının üstüne basmış ve onun koruma kalkanı olan dikenlerini almıştım.  Şu anda hâlâ ayağımda olan bu dikenler ateş ve il
Ben Seni Sevdim  Ben seni denizde yüzer gibi sevdim  Bir kediye "Merhaba "der gibi  Bir serçe yavrusunu elimde tutar gibi  Çiçeğe su verir gibi Ağacın gövdesine sarılır gibi  Küçük bir çocuğa dokunurken kıyamadığım gibi  Köpek yavrularını korur gibi  Susamışken bir yudum suya, suyun kıymetini anlar gibi  Martıların attığı.çığlıklar gibi  Bir çocuğun koşmayı sevdiği gibi  Elma gibi sevdim seni .. Bir modacının kumaşlarını sevdiği gibi  Gece sessizliği sever gibi Güneşe gülümser gibi sevdim  Uyku gibi bazen  Bazen yıldızlar gibi Nefes gibi her an Renkler gibi,renkliler gibi Çakıl taşları gibi sevdim Elim ayağım gibi  Koşmak gibi ,dans gibi, susmak yada konuşmak gibi  Ben seni sevdim  Bir kaktüsün dikenini sever gibi  Deniz kestanesine basar gibi Üzerime gelen sürat teknesi gibi  Bir bebeğin başını okşar gibi  Ben seni her türden sevdim Ben seni çok sevdim
Paçavra ve Dingo Siz bir paçavra değilsiniz. Hayatınızda dingonun ahırı değil. Yol geçen hanı hiç değil. Dingo kimmiş diye google a bakıverelim ve işin özüne dönelim. Tevazu yada sevgi insanların size paçavra gibi davranmalarına sebep olabilir. Sizi suçlamıyor, yargılamıyor sadece uyarıyorum. Paçavra kumaş artığıdır .Kumaş topuyla işi biten terzi yada tekstilci onları çöpe atılsın diye koyuverir kapıya. Hoş onlar o hallerinde bile bir işe yarayabilirler; bir arada kullanılırlarsa. Konu bu değil ama. İnsanların sizi bir paçavra misali atıvermeleri ;buna izin vermeniz. Özel ve değerli olmalısınız, zor bulunan bir kumaş gibi. Kimse sizi fırlatıp atmamalı.Dokunmaya kıyamamalı, kapının önüne koyamamalı. Çok kıymet verdiğinizde kendinize; bu yansıyacak çevreye ve dokunmaya korkacak insanlar size. En pahalı elbiselerini sizinle dikecek, en pahalı restaurant lara sizinle gidecekler. En güzel ayakkabılar giyilecek sizinle ve en iyi çantalar alınacak ellere.En güzel saçlar yapılıp, en özel ko