Yorgundu. Belliydi her halinden yorgun olduğu. Bir apartmana girdi, çıktı, bir diğerine. .Aynı yöne gidiyordum uzaktan gördüğümde onu..Çıktı, başka bir apartmana, kapıdan döndü, kendi kendine yanlış girdik derken bana doğru gülümsedi. Sevimli, uzun boylu,kilolu, nazik, ak pak yüzlü bir adamdı. Ben de gülümsedim. Mesleğiniz çok keyifli, çocukken beklerdim sizlerin getireceği mektupları, yılbaşı kartlarıma verilecek cevapları, kapı her çaldığında heyecanla koşardım, Hürriyet Çocuk yada Milliyet Çocuk Dergisi mi ? ,kart mı,?,mektup mu diye. Nasıl da alırdım sevinçle postacının uzattığı zarfı, büyüdükçe aşk mektupları eklendi onlara, askere giden ilk erkek arkadaşımın mektupları, yolda görüp beğenip aşık olanların, tutkuyla bağlı olanların mektupları.Ne büyük heyecan ve ne kadar umutlu günlerdi. Kalbim yerinden çıkardı bazen, biraz ego,hafif özgüven, biraz tevazu, bazen karşılık veremememin üzüntüsü, hafif güven, çoklukla mutluluk. Okunur, bir daha okunur o mektuplar; saklanır hepsi. O kartlar, ah o kartlar, Deste deste, öbek öbek kartlar. ..
O zamanlar keyifliydi bu meslek dedi Postacı. Hediyelerle, güleryüzle, şekerlerle, hava sıcaksa su ve şerbetle yada ayranla, coşkuyla karşılanırdık. İçeri buyur edilir, hal hatır sorulurdu. Şimdi ise kapıyı yüzümüze çarpıyorlar dedi ve ekledi. Boşanma kağıdı, icra, en masumu trafik cezası çünkü. ....Mutsuz, negatif, tatsız haberler getiren insanlarız artık biz...
Vedalaştık. ..
Haklıydı. Kimse kart atmıyor artık. Kimse mektup yazmıyor. Hal hatır sorulmuyor. Ölüm haberleri instegram ve facebooktan alınıyor. Nezaket, zarafet, asalet; tarihin tozlu sayfaları arasında yer aldı, özen sevgi, sevda,aşk bir kitap konusu olmaktan öteye geçmiyor. Herkes yalnızlıktan şikayet ediyor ve yalnızlığa mahkum ediyor.Zihin korku üretiyor, zihnin hastalıkları her geçen gün çoğalıyor.  Vicdan, o ne diye sorduracak kadar uZak artık. Paranız yoksa, mümkünse ölüm daha iyi.
Yani artık postacılar birer felaket tellalı ise suç bizde mi? 
.........
Evet cevabını verecek kadar içinize dönüp bakmaya cesaretiniz var mı?

Comments

Anonymous said…
Belki hâlâ vardır güzel haber taşıyan; taşırken içinde heyecan.. Taşıma işini de kendi yapıp, o heyecanı, ulaştırdığındaki mutluluğu görmek istiyordur birileri.
Ya da.. Gerçek olan, yaşamı düşündüğümüz ve kendimize çekildiğimiz; çekilirken -yine kendimizle- boşluklardan geçtiğimiz arada bazen düştüğümüz.
maaya said…
Şimdş gördüm yorumu. Filtrelemiş. Daha sık yorum yazın lütfen. Bana ışık oluyorsunuz

Popular posts from this blog

Yara