TOZ VE KUM

Kalkıyorsunuz bir sabah ,yanınızdaki sehpanın üstündeki kitapların üstü bir karış toz olmuş.Gözünüz onların yanındaki biblolara kayıyor hemen, müjde onlarda  toz içinde.İyi de geçen gün almadınız mı tozları. Taş çatlasa üç gün olmuştur. Ee nereden girdi bu kadar toz. Anahtar deliği, camların araları kimbilir daha nerelerden. .Diyorsunuz ki açmam kapıyı camı , toz girmez. Hatta asma kilit takarım .Güzel. ..Kaç gün oturacaksınız böyle. Bir gün , bir hafta, bir ay. Olmaz. Açılacak o cam o kapı, oksijen mis gibi. Çekilecek ciğerlere. Seyyar satıcıların, kuşların, sokakta oynayan çocukların sesi duyulacak. Yüzde koca bir gülümseme alacak yerini. Yok öyle kapalı kapılar ardında yaşamak. .
Yaz mevsimi gelse de denize gitsek diye bekliyoruz özlemle. Geliyor, yoksa bir manimiz koşarak gidiyoruz denize. Deniz demek kum demek. Yayılıyoruz kumlara, yuvarlanıyoruz kumlarda .Kalkıp kalkıp yatıyoruz. Deniz keyfi bitiyor, akşama kumdan çıkma ritüeli başlıyor. Önce ayaklar yıkanıyor. Hummalı bir çalışma, kalabalıkak imece usulü, havlular , örtüler silkeleniyor; çoluk çocuk varsa onların tırmıkları, kovaları, üstleri başları hepsi yerleştiriliyor çantalara. Herşeyin toparlandığından emin olununca ayakkabı terlik giyme faslına geçiliyor ki işte orada çuvallanılıyor. Kum çıkmıyor. Herşeyin içinde. Terliklerde, ayakkabılarda, bikini mayo içlerinde. Yapışmış. Büyük uğraşlardan sonra bir nebze giyilebilecek hale geliyor giysiler ve çıkılıyor plajlardan. .
Eve gidiliyor ve görülüyor ki küçük kumlar da sizinle eve gelmiş. Önce of pof nidaları sonra duş faslı ve sonra gülümseme. 
Ertesi gün kum yapışmasın ayağıma diye denize gitmekten vazgeçen var mı? Yoktur değil mi? Koşarak gidilir, kumların eşsiz benzersiz taneciklerinin üstüne yatılır sereserpe. Sevişilir bazen, bszen öpüşülür. Top oynanır, çocuklar kahkahalar atar, genç oğlanlar genç kızları ıslatır; kızlar basar çığlığı, bazen meyve yenir, çöpler giderken toplanacağı için !!birazda atıştırmalıklar açılır. .Ne oldu şimdi :yapışan baş belası kum bu kum değil miydi? Zevki, keyfi, deneyimi; sıkıntı yaratan taraflarının önüne geçiverdi .Unutuldu dünkü uğraşı, keyfin kollarına teslim olundu.
Bu iki örneği alıp hayata gidelim. Hayatta böyle değil mi? Zorlukları var. Mücadele var. Ancak keyifler de var, zevklerde. .Zor diye vazgeçilir mi yaşamdan, Kaçılır saklanılır mı? 
Ya başıma kötü birşey gelirse diye seyahat etmekten korkulur mu? Bütün gün evde oturulur mu? Yaşamak dolu dizgin olmalı. Düşünce hızla yeniden kalkmalı 
Peki aşk, aşk....Aşkı görünce korkudan dünyanın bir ucuna gitmek de ne demek. .Aşkı bilmemek ne demek. ..Aşkı görünce blokaj üzerine blokaj koymak ne demek
Aşk hayatın kendisidir. Yaşamak demektir. Aşktan kaçmak, aşka direnmek, aşığa zulmetmek; kendini koruma adına bir diğerini yok saymak zavallılıktır, aciziyettir. 
Korkarak, kaçarak, blokaj koyarak yaşanmaz hayat. Yaşanan hayat olmaz. 

Comments

Popular posts from this blog

Yara