Uyandı. Birkaç dakika yatakta esnedikten sonra müthiş bir çeviklikle kalktı. Mutfağa gitti ve hergün ev işlerine yardım için gelen kadına-Günaydın, bir kahve alabilir miyim diye sordu. Kahvesini aldı. Salona gidip bilgisayarını açtı. Günlük gazetelerine göz gezdirmeye başladı. Hızlıca haber başlıklarına bakıp, sosyal medyaya yöneldi. Sırayla haber akışına baktı. Maillerini kontrol etti.O sırada bir Twit gözüne çarptı."Sana yer açılmayan bir kalpte durma.Kendini bul.Hadi gittim ben".Öylece durdu.Düşündü. İçinden "Beni denemek için yapıyordur "diye bir düşünce geçti. İnstegrama göz attı.Yeni bir  paylaşım yoktu Merak etmişti. Ancak sormak istemiyordu. İlgisiz görünmek gibi bir tutum içindeydi. 
Bir süre sonra bir mesaj yazdı  .Öylesine bir konuda.Cevap gelmedi. Bekledi. Dayanamadı Ve aradı  telefon kapalıydı.Soğukkanlı bir adamdı. Belki spordadır diye düşündü.Onun kaldığı eve gitmeye karar verdi.Bu gömleği beğenir diyerek yeşil gömleğini giydi. Siyah bir Jean seçti altına.1.90 boylarında,90 kilo ağırlığındaki bu adamın kaslı kolları, kaslı bacakları, geniş omuzları yeşil gözleri vardı. Saçları uzundu.Saçlarını ensesinde topladı. İri yüzükler taktı parmaklarına. Bir fuları değişik bir tarzda doladı boynuna. Ceketini ve ayakkabilarını giydi. Çıktı.
Arabasına bindiğinde Dans Me To Thé And of Love şarkısını dinlemeye başladı. Üniversitede hocaydı. BU  Onun kendisine gönderdiği parçaydı.Onunla bir dersi sırasında  tanışmışlardı. Misafir olarak katılmıştı dersine Konuşmuşlardı uzunca bir süre.ve 5 sene önce ona aşık olmuştu bu kadın.Ve bu süre İçinde kahve bile içmeden her zaman sevmiş,ilgilenmiş aramıştı. Robert ona karşılık vermemiş, türlü bahaneler bulmuş; daha sonra tüm bu bahanelerin bahane olduğunu ispat edercesine başka bir kadınla birlikte olmaya başlamıştı.
Bu durum Carol 'I derinden yaralamış,kızdırmış, hakarete uğradığını hissettirmişti. Yalan söylenmişti. Küçük düşmüştü Carol. Zekasını küçümsenemeliydi kimse. 
Eve geldi.Zili çaldı. Açan olmadı. Kapıcının zilini çaldı. Zayıf,ince yüzlü bir adam belirdi kapıda  .Robert Carol 'ısordu Adam  Carol ın gittiğini söylediğinde Robert öylece kaldı. Nereye diye kekeledi.Bilmiyorum dedi adam.Evden çıktı. Arabasına bindi.Bir daha aradı. Telefon kapalıydı. Carol'ın yakın bir dostu vardı.Kadın doktordu. Adı ve soyadından adresi buldu. Kapıyı çaldı. Sekreter açtı kapıyı. Robert ı bekleme odasına aldı. Bir süre sonra, içerideki hasta çıktı. Sekreter Robert'ı  doktorun odasına yönlendirdi. Kadın Robert ',ı görünce ayağa kalktı 
-Hoşgeldiniz dedi.
Uzun boylu, ince yapılı zarif bir kadındı.
Birşey içer misiniz?
Hayır teşekkür ederim, dedi Robert.
-Burada bulunma sebebim, Carol..Nerede olduğunu biliyor musunuz? 
-Gitmiş,dedi doktor. Nereye gittiğini bilmiyorum. Mesaj yazmış.Gidiyorum merak etme. Mektubu ulaştır lütfen diye. Birkaç gün önce size vermem için bir mektup bıaktığında anlamamıştım. 
Çantasından mektubu çıkarıp Robert'a uzattı. 
-Sizi ararsa, bana haber verir misiniz? 
-Elbette. 
Robert mektubu cebine koydu. İyi günler diledi doktora. Arabasına bindi. Mektubu açtı. Mektupta şöyle yazıyordu. 
"Özür dilerim. Benim gördüğümü sana gösteremediğim için, Özür dilerim. "
Bir an durdu. Sonra hızlıca havaalanına doğru hareket etti.Mümkün olduğunca hızlı gitmeye çalışıyordu. Aklında onu bulursa söyleyeceklerini düşünüyor,onları bir sıraya koyuyordu. İlk tanıştıkları gün geldi aklına. Sıcacık,coşkusu, heyecanı yüksek bu kız ona iyi gelmişti. Bıcır bıcır hareketleri  o mağrur haliyle bir romandan fırlamış gibiydi. Robert biz olmalarına hiç izin vermemişti.Kırmızı ışıkta durduğunda bir çift gördü. Kahkahalarla gülüyorlardı. Carol 'ın söylediği cümleyi hatırladı  Daha çok gülmeliyiz belki de demişti. Az kalmıştı, yaklaşmıştı havaalanına. Ulaştı. Koşarak içeriye girdi.Önce danışmaya gitti. Anons yaptırdı. Gelen olmadı. Havaalanında hızlı adımlarla sağa sola bakıyor, köşe bucak onu arıyordu. 50 yaşında olan bu adama, çok genç olduğunu söyleyen sadece Carol'dı.Kendisi dahil çevresindeki herkes bu yaşta diye başlayan cümleler kuruyordu çünkü. .
Bulamadı . Havayolu şirketlerine bu isimde bir yolcuları olup olmadığını sordu,fakat cevap alamadı.Böyle bir bilgi vermeleri imkansızdı. Yine aramaya başladı ,yoktu. BİR koltuğun üzerine oturdu. Sonra kalktı ve Arabasına gitti. Carol a 5 senede bir tek şarkı göndermişti. Onu koydu cd çalara. 
Mektubu cebinden çıkardı. Kendi kendine konuşmaya başladı. 
"Hani ben sana,seninle ne olduğumu bilmiyorum, hiç bilemedim demiştim ya,;artık biliyorum. ,!







Comments

Popular posts from this blog

Yara