Ellerini masaya dayamıştı. Bir öne bir arkaya hafifçe gidip geliyordu. Üzerinde etek ve bluz vardı. Saçları uzundu.Saçlarını açık bırakmıştı. 
Başını sola çevirdi. İlerideki kanepede annesi uyuyordu. Başını sağa çevirdiğinde onu gördü. Kirli sakallı, iri yarı, dalgalı saçlı, renkli gözlü bir adamdı. İnsanın içini ısıtan sıcak bir gülümsemesi vardı. Üstünde mont ve kalın giysiler vardı. Oturduğu yerden kalktı. Kadının yanına geldi. Arkasından kavrayarak kollarının arasına aldı. Ne yapıyorsun diye sordu. Hiştt dedi kadın. Annem uyanacak. Adam kadını tutkuyla öptü. Çok gerginsin bugün ne oldu diye sordu. Ben her zaman gerginim dedi kadın. Sadece belli etmiyorum. 
Dışarı çıktılar. Hava kararmıştı. Geç bir saatti. Az insan vardı sokaklarda. Dolaşmaya başladılar. Bir mağazanın önünden geçerken kadın içeride eski bir dostunun olduğunu gördü. O kadını çok severdi. İçeriye girdi. Kadın satıcının masasında konuşuyordu. Onları görünce heyecanla ayağa kalktı. Sarıldılar. Mali müşavirdi  ve yoğun bir tempoda çalışırdı. 
Arkadaşımı tanıştırayım dedi kadın, mali müşavir olan kadına. Oysa ki kadın onu zaten tanıyordu. Çokça bahsetmişlerdi kendisinden. John beni ziyarete geldi. Bir proje üzerinde çalışmayı düşünüyoruz. İkiside tiyatro yapıyorlardı. 
Çıkıp bir yere gidip oturup bir süre konuştular. Konuşurlarken o anda değildi. John u Nerede yatıracağından,John un hayatındaki diğer kadın, söylediği yalan ve birçok düşüncedeydi.
Oysa bütün hayatı boyunca yumuşacık birini beklemişti. Kolay, sıcacık, güzel gülümsemesi olan, sakin birini. Sertlik sevmiyordu .Yalan da. 
Ve bencillik yada zayıflığa da tahammülü yoktu. Bu adamda vardı onlar. .Belki de yoktu. 
Sadece yalan ve yok sayılmak, buna da tahammülü yoktu. 
Bu düşüncelerle uyandı. Yatak boştu. ...
Öylece sustu kaldı

Comments

Popular posts from this blog

Yara