Seyahat etmekten keyif alıyordu. Sık sık şehir dışına, bazen de yurtdışına çıkıyordu. Yine bir hafta sonu yaşadığı şehre yakın bir adaya gitti. Ada,vapurla 2 saat uzaklıktaydı. Stephanie  bir yazardı.Bu seyahatler onun yazıları için besleyiciydi. Bazen gittiği şehirleri, köyleri, kasabaları tanıtırdı. Kültürlerini, otellerini, yemeklerini. .Bazen de hikayeler ve öyküler yazardı. Uzun boylu, kumral, ela gözlü, uzun saçlı 30 yaşlarında bir kadındı. Dinamik, komik, karizmatikti. Üzerinde diz üstünde bir etek, ayağında spor ayakkabıları ve bir gömlek vardı.
Boş olan koltuklardan birine oturdu. Bir kahve aldı. Denizi izliyor, notlar alıyor, bazen de bilgisayara bu notları giriyordu. Yarım saat sonra yanına 25 yaşlarında bir adam geldi.Sarı saçlı, beyaz tenli, kısa boylu, temiz yüzlü biriydi bu.Üzerinde beyaz bir penye ve mavi bir Jean vardı.
Oturabilir miyim, diye sordu. Elbette cevabını aldı ve oturdu. Steph önce ilgilenmedi, adam bir bahaneyle konuşmaya başladı,Steph karşılık verdi. Sohbet, gülümsemeler, hikayeler. .İki saat boyunca susmadılar. Adaya vardıklarında, birbirlerinin telefonlarını alıp ayrıldılar.
Birkaç gün sonra, bu hafta sonu adaya gidiyor muyuz sorusu geldi adamdan. Gülümsedi Steph.Buluştular ve gittiler. Çok romantik bir gündü. Her köşesini dolaştılar adanın.Ormanda yürüdüler. Yemek yediler, kahve içtiler. Akşam dönmek istemediler ve daha büyük olan ikinci adaya geçip bir otele yerleştiler. Eşyalarını bırakıp, adayı keşfe çıktılar .Yürüyüş yapıp, bir restaurant 'a girdiler. Yemek yiyor, konuşuyor, gülüyorlardı. .Bir kadeh şarap yemeğe eşlik ediyordu. .
Yemekten sonra otellerine geçtiler.Adam hiçbir hamle yapmadı. Beyefendi gibi davrandı ve yatağın bir köşesine kıvrıldı. Bu alışıla gelmemiş hareket mutlu etti Steph 'i ,gülümsedi, o da yatağın diğer ucuna kıvrıldı. İkisi de yorgunluktan uyuyakaldılar. Gece yarısı önce kadın uyandı. Kıpırdanmayı duyan adam eşlik etti  uyanışa. Kadını ensesinden öptü, karşılık gecikmedi. Tutkuluydular. Stephanie, adamın saçlarını tuttu, boynunu öptü; adam Steph'in üstündekileri çıkarmaya başladı. İkiside tutkulu, ritmik, ateşli hareketlerle birbirlerinin soyunmasına yardımcı oluyorlardı. Steph iç çamaşırları ile kalmıştı. Frank,genç adamın adı buydu,sadece külotla sevişmeye  devam ediyordu. Sınırları yoktu. Adam ,kadını saçlarından tuttu, boynunu ısırdı. Göğüslerini yaladı, yavaşça bütünleşti. Kadın çok Keyifliydi. Bir süre sonra Stephanie üstteydi. Bu kez adamın ellerini yukarıda tutmuş, gidip gelmeye başlamıştı. Bu saatlerce devam eden bir sevişmeydi.
Kadın, adamın erkekliğinin herbir noktasını öpüyor ve yalıyordu. Bir süre sonra adam kadının ayak parmakları ve bileğine indi.Milimetreyi öpmeden geçmiyor,şaplağı ihmal etmiyordu ..Kasıklarına bir hamle yaptı ki bu vurucu bir hamleydi.
Bu saatlerce böyle devam etti.Birbirlerinin göğsünde, omuzunda uyuduklarında gün doğmaya başlamıştı.
Frank birkaç saat sonra uyandı. Oda servisinden kahvaltı istedi.Kahvaltıdan sonra çıktılar, adada yürüyüş yaptılar.Güldüler, kumlarda çıplak ayakla yürüdüler. Seviştiler. Akşam sinemaya gittiler. Adamın gözü sürekli telefonda idi. Yazışıyordu biriyle.Filmden öncw, "Kız arkadaşımı habersiz bıraktım,konuşup geliyorum dediğinde Steph bembeyaz oldu,belli etmedi, başıyla onayladı,adam dışarı çıktı; 20 dakika sonra geldiğinde film başlamıştı. Filmin tam ortasında kız arkadaşım kaza geçirmiş dedi ve salondan fırladı.
Steph şok olmuştu. Kız arkadaşı olduğunu söylememişti. Önce uzakta demiş, sonra uzun zamandır yok demişti. Sıkıldım dedi Steph içinden. Hepiniz mi aynısınız.
Aşka ne oldu. Sevgi vardı, ne yaptınız da o gittiği seyahatten dönmedi.
Film bitti. Stephanie otele döndü. Yattı ve uyudu. Ertesi sabah ilk vapurla şehre dönerken şunu düşündü.
"Ben seni seviyorum Steph, benimle yetin .Ruhunu koru,tüm zalimlerden. "
Aşkı bulmak umuduyla....









Comments

Popular posts from this blog

Yara